GÜÇBİRLİĞİ VAKFI’NDA BAŞKAN YÜKSEL YAVUZ
Manşet Haber 31.07.2020 15:41:59 0

GÜÇBİRLİĞİ VAKFI’NDA BAŞKAN YÜKSEL YAVUZ

GÜÇBİRLİĞİ VAKFI’NDA BAŞKAN YÜKSEL YAVUZ






Adana Güçbirliği Vakfı genel kurulu yapıldı, Yüksel Yavuz’un başkanlığa seçildiği Güçbirliği Vakfı’nın yönetiminde iş dünyasının önemli isimleri yer aldı.





Adana’nın ekonomik, kültürel ve sosyal gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla 23 yıl önce kurulan Adana Güçbirliği Vakfı’nda  genel kurul Adana Sanayi Odası’nda gerçekleştirilerek yeni yönetim belirlendi.









Adana Güçbirliği Vakfı yönetim kurulu ilk toplantısını gerçekleştirdi ve görev dağılımını yaptı. Yüksel Yavuz’un Başkanlığındaki yeni yönetim kurulunda Burhan Kavak, Süleyman Baş, İhsan Oğuz Beyarslan ve M. Emin Yumuşak Başkan Yardımcısı olarak görev aldı. Genel Sekreterliğini Prof. Dr. Bekir Özçelik, Saymanlığını Ferdi Kavak’ın yaptığı Adana Güçbirliği Vakfı’nda Şahin Güneşer, Recep Çalışkan, Zeynel Abidin Üstemel ve Orhan Avcı Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapacak.
Adana Güçbirliği Vakfı’nın yeni dönemde projelerle şehrin gelişimine katkı sağlayacaklarını belirten Başkan Yüksel Yavuz, “Çok değerli isimlerle güzel bir takım kurduk. Hedefimizde daha yaşanabilir Adana için hizmet etmek var” dedi.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°