Gümüşdamla’yı unutmadılar
Manşet Haber 25.11.2012 14:51:44 0

Gümüşdamla’yı unutmadılar

Gümüşdamla’yı unutmadılar

Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri ve Türkiye Gazeteciler Sendikası Adana Şube Başkanı Mustafa Gümüşdamla için Adana Kent TV’de anma programı yapıldı.

Kent TV Genel Yayın Yönetmeni Ali Boz’un sunduğu canlı yayınlanan programa Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cafer Esendemir, Mustafa Gümüşdamla’nın ağabeyi Alidede Mahallesi Muhtarı Cemal Gümüşdamla, Türkiye Spor Yazarları Derneği Adana Şube Sekreteri Hüseyin Sungur ile ÇGC Yönetim Kurulu üyesi Durmuş Ali Başkan katıldı.

Duygusal anların yaşandığı programda Mustafa Gümüşdamla ile yaşanan anılar anlatıldı. Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cafer Esendemir, Mustafa Gümüşdamla’nın adının bir caddede yaşatılmasının önemine vurgu yaptı. Gazeteci Mustafa Gümüşdamla Caddesi’nin oluşmasında büyük çaba gösteren Büyükşehir Belediye Başkanvekili Zihni Aldırmaz’a, Büyükşehir Belediye Meclisi’ne konuyla ilgili teklif sunan Sarıçam Belediye Başkanı Ahmet Zenbilci ve teklifi kabul eden belediye meclis üyelerine teşekkür eden Esendemir, “Mustafa Gümüşdamla’nın yeri doldurulamayacaktır. O’nun yokluğuna alışamadık. Mustafa Gümüşdamla’nın adının Çukurova Gazeteciler Cemiyeti önündeki caddeye verilmesi bizleri ve ailesini mutlu etmiştir. Mustafa Gümüşdamla’yı unutmamız mümkün değil. Mustafa yeri doldurulamaz bir arkadaş ve gazeteciydi” dedi.

Gümüşdamla’nın ölümünün ardından büyük üzüntü yaşadıklarını vurgulayan Esendemir, “Sevgili Gümüşdamla 24 Kasım 2011 Öğretmenler Günü’nde hayatını kaybetti. Mustafa Gümüşdamla birçok gazetecinin öğretmeniydi. Anlamlı bir günde aramızdan ayrılan değerli arkadaşımıza Allah’tan rahmet diliyor, ailesini ve bizleri üzüntülü anlarımızda yalnız bırakmayan tüm Adanalılara teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Esendemir’in ardından konuşan Mustafa Gümüşdamla’nın ağabeyi Alidede Mahallesi Muhtarı Cemal Gümüşdamla, “Kardeş acısı tarif edilemeyecek bir şeydir. Mustafamızın yokluğuna alışamadık. Mustafa kendisini o kadar çok sevdirmiş ki, kardeşimizle ilgili herkes güzel şeyler anlattı. Gerek rahatsızlığı süresince, gerekse vefatından sonra bizleri yalnız bırakmayan bütün dostlarımıza teşekkür ediyoruz. Mustafa Gümüşdamla’nın adının caddeye verilmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” şeklinde konuşurken gözyaşlarına hakim olamadı.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°