Gürbulak Sınır kapısı TBMM  gündeminde
Manşet Haber 12.07.2013 12:58:50 0

Gürbulak Sınır kapısı TBMM gündeminde

Gürbulak Sınır kapısı TBMM gündeminde

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, uluslararası taşımacılık alanında çalışan  nakliyecilerin ve şoförlerin, özellikle Türkmenistan ve Özbekistan’a  yaptıkları taşımacılıkta çok büyük zorluklarla karşılaştıkları yönünde kendilerine bilgi ve şikayetler oluştuğunu söyledi.

atillakart_chpkonyaTBMM Başkanlığına Dışişleri Bakanı  Ahmet Davutoğlu  tarafından yazılı  cevaplandırılması istemiyle soru önergesi veren CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, şöyle konuştu:

“Vize başvuruları en az 2 hafta bekletildiği, araçların  Gürbulak sınır kapısında gümrük sahasında durdurulduğu,  Gümrük-Tır işlemleri yapılmadığı için mağduriyetlerin yaşandığı ifade edilmektedir. Ayrıca, ulaşılan ülkelerde de ; Polis ve Gümrük memurlarının yasa dışı taleplerine ,hakaret ve tehditlerine sıkça maruz kalındığı, aşağılandıkları dile getirilmektedir. Asayiş sorunları yaşanmaktadır.

Görüldüğü gibi; Gürbulak sınır kapısında vatandaşlarımızın hak ve hukukuna  yeterince sahip çıkılmadığı görülmektedir. Benzeri durumların daha evvelde sıkça yaşandığı bilinmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olan insanlarımızın hak ve hukukuna sahip çıkılmadığı görülmektedir.

Bu bilgi ve değerlendirmeler ışığında;

(1)Nakliyeci ve şoförlerin mağduriyetleri neden giderilmemektedir?

(2) Şikayetlerin araştırılması, gerekli tedbirlerin alınması , ilgili muhatap ülkeler nezdinde girişimlerde bulunulması için hangi çalışmalar yapılmıştır? Bugüne kadar bu çalışmalar neden sonuç vermemiştir?

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°