GÜZEL SANATLAR FİNALİST OLDU
Manşet Haber 1.10.2016 17:52:12 0

GÜZEL SANATLAR FİNALİST OLDU

GÜZEL SANATLAR FİNALİST OLDU

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü Öğrencileri, İTHİB 11. İstanbul 2016 Uluslararası Kumaş Tasarımı Yarışması’nda ilk 20, ATHİB 5. Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması’nda da ilk 10 finalist arasına girdi.
İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği’nin (İTHİB) bu yıl uluslararası bir düzeye taşıdığı “11.İstanbul 2016 Uluslararası Kumaş Tasarımı Yarışmasına” Çukurova Üniversitesi Güzel sanatlar Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü öğrencileri de katıldı. İTHİB’in 10 yıldır geleneksel hale gelen yarışmasına bu yıl özellikle Avrupa’dan Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü öğrencileri de başvuruda bulundu.
Yarışmanın ilk aşamasında ÇÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü öğrencileri ilk 20 finalist arasına girmeye hak kazanırken, yüksek lisans öğrencileri Arş. Gör. Fazilet Aşama, Hale Yılmaz ve Serdar Akyüz finale kalan isimler arasında yer aldı.
ÖDÜLLER NELER?
Birinci olan yarışmacıya 10.000 Avro, ikinciye 5.000 Avro ve üçüncüye 2.500 Avro para ödülü verilirken, yarışma birincisine uluslararası bir moda dergisinde 4 tam sayfalık tanıtıcı makale alanı sağlanacak. En yüksek dereceyi alan Türk adaya, Ekonomi Bakanlığı destek ve onaylarıyla İTHİB tarafından belirlenecek tasarımla ilgili bir eğitim kurumunda %90 devamlılık ve başarı şartı aranmak şartıyla yurt dışı eğitim hakkı tanınacak. Bunun yanı sıra ilk üçe giren yarışmacılara Première Vision Paris fuarını ziyaret, 6 Ay yabancı dil eğitimi ve endüstriyel tecrübe kazandırılması amacıyla İTHİB tarafından belirlenecek olan kurumlarda 1 aylık staj imkânı sağlanacak.
ÇÜ ÖĞRENCİLERİ DAMGA VURDU
Öte yandan, Akdeniz Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (ATHİB) tarafından 5.’si düzenlenen Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması ilk jüri değerlendirmesi tamamlandı. Türkiye genelinde Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü Öğrencilerinin katıldığı yarışmaya Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü öğrencileri damga vurdu.
Çukurova Üniversiteli öğrencilerinden Esra Bekiroğlu, Cansu Çevik, Merve Cingöz, Püren Sönmez, Gizem Aslanyürek, Göksu Aybacı ve Talip Yasin Yavuz ilk on finalist arasına girmeye hak kazandı.
PARİS’TE FUARA GİDECEKLER
Öğrenciler bu başarıları ile LcWaikiki ve ATHİB iş birliği ile düzenlenen 'LcWaikiki-Kurumsal Akademi'nin vereceği malzeme, tasarım ve üretim bilgilerini içeren 8 günlük bir programla sektöre örnek olacak eğitim desteği alma şansına kavuştu. Ayrıca, ATHİB 5. Dokuma Kumaş Tasarım Yarışmasında finalist olan öğrenciler 5 gün sürecek olan 2017 Paris Premier Vision fuarını ziyaret edecek.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°