Adana
Manşet Haber 16.02.2014 18:37:55 0

Adana'da Çocuklar Üşümesin Kampanyası’na Kızılay’dan destek

Adana'da Çocuklar Üşümesin Kampanyası’na Kızılay’dan destek

vali_cos_kizilayDünya Türkmenler Birliği’nce ‘Yalnız değilsiniz’ sloganı ile hayata geçirilen, ‘Çocuklar Üşümesin Kampanyası’ kapsamında projeyi tanıtmak amacıyla düzenlenen programda, Aladağ’dan gelen 70 öğrenci, Hacivat ve karagözün sahnelendiği gölge oyunuyla eğlenceli bir gece geçirdi.  

Adana'da Dünya Türkmenler Birliği tarafından ‘Çocuklar Üşümesin Kampanyası’nın tanıtımı amacıyla Seyhan Oteli’nde düzenlenen programa Adana Valisi Hüseyin Avni Coş'un yanı sıra çok sayıda davetli ve protokol üyeleri  katıldı.

Vali Hüseyin Avni Coş, sosyal yardımlaşma, birlik ve beraberliğin ne anlama geldiği ve bunun ne kadar önemli olduğunu bilen bir milletin evlatları olduklarının altını çizdi. Türkiye’nin 1980’li yıllardan bugünlere nasıl geldiğini örnekler vererek anlatan Vali Coş, geleceğin güvencesi olan çocuklara yönelik her türlü çalışmanın yanında yer alıp, gereken desteği de vermeye hazır olduklarını dile getirdi.

Öte yandan, Türk Kızılayı Adana Şubesi de minik öğrencileri yalnız bırakmayarak, onlara gıda ve giyim yardımında bulundu. Türk Kızılayı Adana Şube Başkanı Ramazan Saygılı, “Yarınlarımızı, geleceğimizi emanet edeceğimiz yavrularımız soğukları değil, sevginin sıcaklığını hissetmeli. Bizler her zaman, her dönemde ihtiyaç duyanın yanında olduk, şimdi de çocuklarımızın yanındayız. “ dedi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°