ADANA
EKONOMİ 30.05.2023 12:23:47 0

ADANA'DA SOĞAN HASADI

ADANA'DA SOĞAN HASADI






Adana'da, yaklaşık 30 bin dekarda ekilen soğanda hasat sürüyor. Kentte yaklaşık 140 bin ton rekoltenin beklendiği soğanın fiyatı, hasadın kent genelindeki tarlalarda yaygınlaşmasıyla düştü.





İl Tarım ve Orman Müdürü Muhammet Ali Tekin, kentte soğan hasadının yaklaşık bir aydır devam ettiğini söyledi. İlk hasat döneminde soğanın tarlada 14-15 liraya alıcı bulduğunu anımsatan Tekin, 'Şu anda 5 lira seviyesine oturmuş durumda' dedi. Tekin, kentte hasadın sonuna gelindiğini belirterek, şunları kaydetti; 'Adana olarak piyasanın ihtiyacı olan soğanı karşılamış olduk. Yaklaşık 30 bin dekar alanda soğan ekimimiz vardı. 140 bin ton civarında da bir hasat gerçekleştiriyoruz. Adana'da dekara 5-6 ton civarında soğan hasadı yapılıyor. Tabii şu an üreticide pek fazla soğan kalmadı, ürün genelde tüccarın elinde. Tüccarlar da şu an hasatlarını kademeli olarak yapıyorlar. Tarlada bir miktar bekletip piyasanın ihtiyacına göre de hasat ediyorlar. Market fiyatları da istenilen seviyelere geldi. Şu an soğanın market fiyatı 10 liranın altında'.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°