Başbakan Erdoğan’a kral hediyelerini sordu
Manşet Haber 31.08.2012 02:07:14 0

Başbakan Erdoğan’a kral hediyelerini sordu

Başbakan Erdoğan’a kral hediyelerini sordu

CHP Adana Milletvekili ve TBMM Milli Savunma Komisyonu Üyesi Ali Demirçalı, TBMM Başkanlığına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yanıtlaması istemiyle 3 ayrı yazılı soru önergesi verdi.

Bülent Arınç’a suikast iddiasıyla başlayan ve Genelkurmay’ın kozmik odasında 26 gün süren inceleme ile devam eden soruşturmanın üzerinden 2 yıla yakın süre geçtiğini belirten CHP Adana Milletvekili Ali Demirçalı, şöyle konuştu:

“Ankara emniyetine gelen bir ihbar üzerine harekete geçen ekipler, Arınç’ın evinin de bulunduğu Çukurambar semtindeki sokakta operasyon düzenleyip, biri Albay diğeri Binbaşı iki subayı kiralık bir aracın içinde gözaltına aldı. Subaylardan birinin elinde Arınç’ın ev adresinin yazılı olduğu bir kâğıt olduğu ve polisi görünce ve bu kâğıdı yutmak istediği öne sürülmüştü.

 

ARINÇ SUİKASTINDAN NEDEN SES ÇIKMADI?

Bu subayların Genelkurmay’ın kozmik odası olarak bilinen Seferberlik Tetkik Kurulunda görevli olduklarının anlaşılmasından sonra, 25 Aralık 2009 günü bir hâkim, devlet sırrı niteliğinde belgeler bulunan Ankara Kirazlıdere’deki Seferberlik Tetkik Kurulun kozmik odada araştırmaya başlatmıştı.
Araştırma 26 gün sürdü. Belgeleri inceleyen hâkim, aldığı notları savcıya verdi. Aradan 2 yıl geçmesine rağmen, ‘’Çukurambar olayı ve Arınç’a suikast’’ soruşturmasından ses çıkmadı.”

Demirçalı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan, şu soruları yazılı olarak yanıtlamasını istedi:

“Bülent Arınç’a suikast iddiası sizce doğrumudur?  Kamuoyunu oyalamak için ortaya atılmış bir palavra mıydı? Türkiye’de yer yerinden oynadı, zamanın TBMM Başkanı’na suikast hazırlığı içinde oldukları ileri sürülen bazı asker kişiler yakalandılar ama sonra ortaya hiçbir şey çıkmadı. Suikastçıları koruyan birileri mi var, yoksa suikast yapılacağı filan yoktu da başka amaçlar için böyle bir palavra mı ortaya atıldı?”

KPSS SUÇ ÖRGÜTÜ NEDEN ORTAYA ÇIKARILAMIYOR

CHP Milletvekili Ali Demirçalı, KPSS’ de kopya skandalının ortaya çıkmasının üzerinden 2 yıl geçtiğini, Cumhuriyet tarihinin bu en büyük “organize kopya hırsızlığını” yapanların kimler olduğunun, soruları kimlerin sızdırdığının halen ortaya çıkarılamadığını söyledi. Demirçalı ,”2010 yılındaki skandalın aydınlatılmamış olması, bunun üzerine ÖSYM’nin nedense her yaptığı sınavı eline, yüzüne bulaştırması, şaibeli bir kurum haline gelmesine neden olmaktadır. Son olarak 2012 yılında KPSS skandalı yaşanması, tüm bunlara rağmen ÖSYM’nin başındaki sorumluların kılını bile kıpırdatmaması büyük bir sorumsuzluktur.” dedi.

Adana Milletvekili Ali Demirçalı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan şu 4 soruya yazılı yanıt vermesini istedi:

“KPSS soruların çalıp, Türkiye’nin değişik yerlerindeki belirlenmiş kişilere dağıtan suç örgütü neden bir türlü ortaya çıkarılamıyor? Bu konuyla bizzat ilgilenmenize rağmen, MİT ve Emniyet birimleri suç örgütünün izini neden hala bulamıyorlar? Sınavlarda kopya çektiği belli olanların doğru dürüst soruşturulduğu düşünüyor musunuz? Bu suç örgütü nasıl bu kadar güçlü olabiliyor ki bir türlü ortaya çıkarılamıyor? Arkasında kimler var? Bununla ilgili Devlet Denetleme Kurulu raporu neden gizli tutuluyor?”

KRAL HEDİYELERİNİ AÇIKLA

CHP Adana Milletvekili Demirçalı,  “İleri Demokrasi” ile yönetilen ülkelerde demokrasi ve Şeffaflığın temel ilkelerden olduğuna dikkat çekerek, şöyle dedi:

“Ülkemizde ve siyasal iktidarınızda, bu şeffaflık ne yazık ki görülmemektedir. Suudi Kralının ülkemizi ziyaretinin üstünden dört yıl geçmesine karşın, birçok yerde yazılmasına, konuşulmasına, sorulmasına karşın, Suudi Kralının hediyeleri konusunda hala net bir yanıt verilememiştir. Bu soruyu bir kez daha yineleyerek soruyorum; Suudi Kralı ve Körfez Şeyhlerinden tarafınıza verilen özel hediyeler nelerdir? Bunlar niçin açıklanmamaktadır? Bu hediyeler süresi içinde beyan edildi mi? Süresi içinde beyan edildiyse, beyannamenin bir kopyasını görebilir miyiz? Beyan edilen hediyeler, kanunda yazıldığı gibi 'ilgili kurumuna' devredildi mi? Bununla ilgili bir kayıt varsa, bir yetkili bunları neden açıklamıyor?

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°