“ÇUKUROVA PAMUĞU” COĞRAFİ İŞARETLE TESCİLLENDİ
Manşet Haber 30.01.2020 23:23:35 0

“ÇUKUROVA PAMUĞU” COĞRAFİ İŞARETLE TESCİLLENDİ

“ÇUKUROVA PAMUĞU” COĞRAFİ İŞARETLE TESCİLLENDİ



Adana ile simgeleşen “Çukurova pamuğu” coğrafi işaret alarak “Adana kebabı”ndan sonra tescillenen ikinci ürün oldu.
Vali Mahmut Demirtaş, Adana için çok büyük bir değer olan pamuğun coğrafi işaret almasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Adana'nın sahip olduğu değerlerin tanıtımını sağlamak ve markalaştırmak hedefinde, 'coğrafi işaret' alabilecek ürün sayısını arttırmak amacıyla yoğun mesai harcadıklarını dile getiren Vali Demirtaş, “23 Mart 2018 tarihinde başlattığımız yolculuğumuzun sonuna geldik. Adana, Mersin, Osmaniye il sınırlarını kapsayan alanda yetişen pamuğun Türk Patent ve Marka Kurumunca tescillenmesinde büyük emekleri olan Adana Ticaret Borsasına ve üreticilerimize teşekkür ediyorum. Bu tescil, Adana’mıza, Çukurova’mıza ve ülkemize hayırlı olsun.” dedi.
Türk filmlerine, şiirlere, romanlara ‘Beyaz Altın’ olarak konu olan “Çukurova pamuğu”nun coğrafi konumumuz itibariyle ilk hasat edilen pamuk özelliğini gösterdiğini belirten Vali Demirtaş, “Çukurova pamuğu”nun bu özelliğiyle diğer ürünlerden ayrıldığını vurguladı.
Coğrafi işaretlerin, ürüne pazarlama gücü katarak kırsal kalkınmaya da aracılık ettiğini belirten Vali Demirtaş, “Bölgemizin ve ülkemizin potansiyelini ortaya çıkaran ve bunu katma değere dönüştüren coğrafi işaretli ürünler, kültürün korunması açısından da yüksek öneme sahiptir. Bizler Adana Valiliği olarak kentimizin ve bölgemizin sahip olduğu değerleri korumak, değerlerin tanıtımını sağlamak ve bilinirliğini arttırmak hedefiyle çalışmalarımıza devam ediyoruz. Daha önce Adana Kebabı’nın patentini almıştık. Pamukla beraber tescilli ürün sayımız iki oldu. Şalgam ve Adana karpuzu için yaptığımız başvuru da kabul gördü, şu an askıda bekliyor. Toplamda Adana’da üretilen 32 ürüne ilişkin coğrafi işaret alınması noktasında yoğun bir çaba sarf ediyoruz.” şeklinde konuştu.





YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°