EKSİK/HER YERDE EMEK BAŞ TACI...
Manşet Haber 21.09.2020 18:07:10 0

EKSİK/HER YERDE EMEK BAŞ TACI...

EKSİK/HER YERDE EMEK BAŞ TACI...

Normalleşme süreciyle birlikte bulaşının yaygınlaşması/ olgu sayılarının da artmaya başlaması, “yaz ayları gelince rahatlayacağız” diyenleri birer-birer susturması gerekirken “yanılmışız” demeden “yeni” beklentiler ileri sürüyor!


Beklentiler “hep” dar gelirli, dar alanlarda yaşamlarını sürdüren, doyum zorluğu çeken, toplu taşımayla tıka-basa işine gitmek zorunda olan, pazarda tezgahların kapanmasına az zaman kala alış-verişe koşan, çocuğuna onlayn eğitim için internet/ dizüstü bilgisayar alamayan, açlık sınırı altında aylığa tutsak, covid 19’un en kolay biçimde yaşam bulacağı yurttaşlara yönelik…


Başlarda covid 19’un yoksul/ varsıl ayırmadığı anlatıldı, herkesin aynı koşullarda bulaşıyı kapabileceği anlatıldı, buraya dek tamam da…


Bulaşının gerçekleşmesi, ilk belirtilerin ortaya çıkması, test aşaması, pozitif sonuç olması durumu, hastanın bundan sonraki yaşadığı/ yaşatıldıkları…


Aklımızı yerinden almayı sürdürüyor!


***


Bu günlere, olgu sayılarının artış gösterdiği/ daha da artacağı yönündeki gelişmelere tanık olunacağı sürecin içine girilmesinde, “en baş” sorumlu dar gelirli yurttaş…


Geçimini kol gücüyle, emek harcayarak, üreterek kazanan yurttaşlar “bulaşının” yaygınlaşmasından sorumlu gösterilmek istenirken;


Ben yine “doğa” diyeceğim; talan eden, bozan, yok den/ talan ettiren, bozduran, yok ettiren/ talana, bozguna, yok edilmeye göz yuman kim ya da kimler varsa bir yanda koruma altına alınıyor, palazlandırılmak üzere/ bu süreçten kazanç sağlayarak çıkması için projeler oluşturuluyor!


Sokaktaki, işyerine ulaşmak için yoldaki, alış-veriş için pazardaki yurttaş sürecin “suçlusu” sayılabilecek açıklamalar duymak aç acıtıcı…


***


Olanları gizlemeye, ya da olmamış saymaya hiç gerek yok!


Hastanelere, günlerdir sağlık görevlilerince anlatılan belirtiler göz önünde tutularak koşan yurttaşın kapısını aralayacak bir oluşumla karşı-karşı değiliz!


Covid 19 her ne denli varsıl/ yoksul ayırmıyor denilmiş olsa da; uygulamada “cam gibi” her şey ortaya çıkıyor!


Oysa, başka bir şeyden söz edilmiyor; geçtiği, gittiği, dokunduğu yerlere virüs bulaşışı bırakma olasılığı yüksek olan yurttaşların “daha az” zarar vermeleri için yapılan/ yapılmayan konuşulmak istenmediği gibi, sözünü eden de durdurulmaya çalışılıyor!


Her televizyon kanalları olmasa da, bir kaçının hastane kapılarında biriken yurttaşın yaşadıklarını anlatan görüntüler gözmezden gelinecek gibi değil!


Bir kadın anlatıyordu, diyordu ki:


“Evden belediye otobüsü ile geldim, üzerimde daha önceden bilmediğim bir rahatsızlık var, ellerim/ kollarım çöpü kaldıracak gibi değil! Olabilirsem test için geldim. Sonra yine buradan yürüyerek durağa varacağım, otobüse binip evime gideceğim! Başka ne yapabilirim ki?”


Aynı kadın, akşam komşusunun düğününe ya da cenazesine katılırsa yandaş kanallar ne görüntüler ortaya çıkarıyor; hep birlikte izliyoruz!


***


Üzerinde asıl durulması gereken, covid 19 sürecinin sınıflar arası ayrışmayı daha da belirgin biçimde ortaya çıkardığı yönünde oluşan düşünce…


Kimi ciddiye alıp, kimisi de “aslı” olmadığı biçiminde düşüncelerini açıklamış olsalar da; corona bugünün ya da birkaç ay öncesinin değil; geçmişi yıllar öncesine dayandığı/ insanlarda böyle bir virüsün olduğu/ insan vücudunda değişmelere uğradığı yönünde bilgiler var!


Bugün yaşanan, geçmişte yaşananların biraz daha gelişmişi/ geliştirilmişi… Boş bulunan, korunmayan, kendini besleyemeyen için corona 19’dan kaçış yok/ her yıl binlerce can alan grip gibi/ daha da çok!


“Sınıflar arası ayrışma” dedim…


Kiminin “ciddiye” alıp, kiminin sorguladığı covid 19; üretim çevresinde/ ayrı ortamlardan- ayrı koşullarda bir araya gelen emekçileri etkilediği açık!


“İşle ev arasında” biçiminde daraltılan bir alana hapsedilmiş olsalar da, eve de/ işe de gelirken yürüdükleri sokakta, bindikleri otobüste, iş arkadaşıyla buluştuğu tezgahta aldıkları/ alabilecekleri bulaşının önemi bilinirken…


Bilinmediğini “bilmeyen” var mı şimdi; anmam!


***


Piyasayı canlandırmak, deniz kıyılarını kalabalığa boğmak, yüklenicinin elindeki beton yapıları sattırmak, marka yığını avemeleri bataktan çıkarmak için gerçekleştirilen normalleşme süreciyle birlikte bulaşının yaygınlaştığını/ olgu sayılarının da arttığını yalanlayan yok!


Yok da, anlatılan/ söylenen “eksik”!


“Eksik”; olanlara kimler/ nasıl neden oldu yerine, “ne oldu” denerek kısa kesilmesi/ sorgulatılmaması…


Ekmeğini taştan, topraktan, sokaktan çıkaran emekçiye değil; doğayı talan edene, talan ettirene, bozdurana bakın!


“Emek” baş tacıydı, en büyük değerdi hani!


Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

32.1° / 19.2°