Tarih: 18.03.2022 20:59

GEBE DAĞLAR, TÜRK DOĞURUYOR

Facebook Twitter Linked-in






(Diyanet,  Çanakkale Şehitlerini Anma Gününde, Atatürk’ü yine anmadı.)





Fransa ve İngiltere, İstanbul’u işgal edip, Osmanlı’yı savaş dışı bırakmayı düşünmüştü. İstanbul’u ele geçiremeyince, Gelibolu’ya çıkarma yapmayı ve böylece boğaz kıyılarındaki tüm Osmanlı ordusunu temizlemeyi planladılar.





Osmanlı donanması, çıkarmanın Saroz Körfezinden yapılacağına ve merkezde durdurulması gerektiğine karar vermişti. Ama çağın dehası, Mustafa Kemal, aynı kanıda değildi. Ona göre düşman Arıburnu’ndan çıkarma yapacaktı ve henüz kıyıdayken geri püskürtülmeliydi.





Haklı çıktı Mustafa Kemal, her zamanki gibi. Bigalı köyündeki 19.Tümen karargahında top ve gemi sesleri duyulmaya başladı. Mustafa Kemal, durumu hemen üstlerine bildirdi ve   bir tabur askerle ile düşmanı karşılama emrini aldı. Ama düşman çok kalabalıktı ve hızla ilerliyordu.  





Askerliğin en temel kavramının “emir” olduğunu çok iyi bilen Mustafa Kemal, kısa bir tereddütten sonra, tüm sorumluluğu üstlenerek, emir almadan 57. alayın tamamına harekat emri verdi. 57. Alay Conkbayırı’na kadar ilerledi. Bu sırada düşman kuvvetleri, kıyıda çok az sayıdaki Türk askerini ezerek kıyıya çıkmış ve bölgeye en hakim, 261 rakımlı tepeye ulaşmıştı.





Kıyı bölgesi kaybedilince, kaçmaya başlayan askerler, Conkbayırı’na tırmanıyorlardı. Kaçan askerleri gören Mustafa Kemal,  tarihe geçen o konuşmayı yaptı.  





-Niçin kaçıyorsunuz?  .





-Efendim düşman…





-Nerede düşman?





-İşte,'' diye 261 rakımlı tepeyi gösterdiler.Gerçekten de düşman Mustafa Kemal’e, kendi askerlerinden de yakındı. Bulunduğu yere gelse, çok kötü duruma düşeceklerdi.  Konuşmaya  devam etti .  





-Düşmandan kaçılmaz.





-Cephanemiz kalmadı.





-Cephanemiz yoksa, süngümüz var,  Süngü tak, yere yat.





Erler yere yatınca, düşman da yere yattı. “Kazandığım an, bu andır,” der Mustafa Kemal ve düşman ne yapacağına karar verinceye kadar, 57. Alay da Conkbayırı’na yetişti. İşte  o an Mustafa Kemal tarihte hiçbir komutanın veremeyeceği emrini verdi: “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimizi başka birlik ve komutanlar alacak.”





Daha sonra bölgeye gelen bir yüzbaşıya, büyük bir risk alarak,19. Tümen’in tamamını istediğini söyledi. Söz konusu vatansa, ölüm nedir ki? Zaten hiç biri buraya geri dönmek için gelmemişti ki. Başladılar, kendisinden 4-5 misli büyük bir orduya saldırmaya.





Kurban Bayramı'nın ilk gününde, 57. Alayın üçte ikisi şehit olmuştu. Ama şaşkın düşman, başka türlü görüyordu, kahramanlarımızı. Can korkusu, İngiliz General Hamilton'na, 'Gebe dağlar Türk doğurmakta devam ediyor,' dedirtiyordu.





Gün ağarırken, her şey daha net görünüyordu. Düşman 261 Rakımlı Tepe’den temizlenmiş ve bir milletin kaderi. 3.000 kahraman asker ile değişmişti.





KADERİ DEĞİŞTİREN KAHRAMANLARIN KADERİ, ŞEHİT OLMAKTI. OLDULAR.









MÜMKÜN MÜ Kİ?









Orjinal Habere Git
— HABER SONU —