GÖÇMEN, “HALKÇI BELEDİYECİLİK TAAHHÜTNAMESİNİ” İMZALADI
27.03.2024 09:48:00 0

GÖÇMEN, “HALKÇI BELEDİYECİLİK TAAHHÜTNAMESİNİ” İMZALADI

CHP Sarıçam Belediye Başkan Adayı Hüseyin Göçmen,” Kararlıyız, Çalışıyoruz, Söz verdik Sarıçam’ı Cumhuriyetin İkinci yüzyılının kenti yapacağız. Biz büyük bir aileyiz ve birlikte başaracağız” dedi.

 

CHP Sarıçam Belediye Başkan Adayı Hüseyin Göçmen,” Kararlıyız, Çalışıyoruz, Söz verdik Sarıçam’ı Cumhuriyetin İkinci yüzyılının kenti yapacağız. Biz büyük bir aileyiz ve birlikte başaracağız” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin “ Halkçı Belediyecilik Taahhütnamesi” Sarıçam Belediye Başkan Adayı Hüseyin Göçmen tarafından da imzalandı.
CHP Sarıçam Belediye Başkan Adayı Hüseyin Göçmen, “Kararlıyız... Çalışıyoruz... Söz verdik Sarıçam’ı Cumhuriyetin İkinci yüzyılının kenti yapacağız. Biz büyük bir aileyiz ve birlikte başaracağız” dedi.
Hüseyin Göçmen’in imzaladığı, “Halkçı Belediyecilik Taahhütnamesi” şöyle:
“Atatürk Devrimlerine, Cumhuriyetimizin kuruluş değerlerine ve evrensel insan hakları ilkelerine bağlı kalacağıma, 
Hukukun üstünlüğünü ve Anayasayı daima savunacağıma, 
Çalışkan, dürüst ve adil olacağıma, 
Liyakatten taviz vermeyeceğime, siyasi ayrımcılık veya kayırmacılık yapmaksızın halkın yanında, halkla iç içe çalışacağıma, 
Şehrimin imkanlarının ve gelirlerinin adil ve hakça bölüştürülmesini, her yurttaşımızın belediye hizmetlerinden eşit şekilde yararlanmasını sağlayacağıma, 
Kişisel çıkarlara ve ranta karşı kamu yararını her şeyin üstünde tutacağıma, 
Vatandaşlarımızın cinsiyet, etnik köken, dini inanç, siyasi görüş, sosyal sınıf gibi farklılıklar nedeniyle dışlanmasına izin vermeyeceğime, 
İstihdam, yatırımlar ve sosyal politika başta olmak üzere tüm belediye hizmetlerinde cinsiyet eşitliğini temel alacağıma,
Gençlerin, çocukların, yaşlıların, engellilerin, yoksulların ve tüm dezavantajlı grupların güvenli, rahat ve eşit bir şekilde konforlu yaşaması için gerekli önlemleri alacağıma, 
Depreme ve her türlü afete karşı şehrimi dirençli ve güvenli hale getireceğime, afet sonrası müdahale için gerekli tedbirleri alacağıma, 
Çevreyi, yeşili ve sürdürülebilirliği gözeteceğime, “Tüm hayatlar değerlidir” yaklaşımıyla hayvanların yaşam hakkına saygılı olacağıma, 
Şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkesi gereğince hiçbir istisna olmaksızın halka hesap vereceğime, bu yaklaşımla kişisel mal varlığımı her yıl sonunda kamuoyuna eksiksiz ve geciktirmeden açıklayacağıma, 
Her hesap dönemi sonunda belediyemizin bilançosunu kamuoyuna sunacağıma, 
Halkçı belediyeciliği yönetim anlayışımın merkezine koyacağıma, 
Mazeret üretmek yerine her koşulda çözüm ve maharet üreteceğime, 
SÖZ VERİYORUM! “


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°