Basın, yayın, yazar örgütleri RTÜK tarafından sürekli ekranlarının karartılması ve aldıkları cezalarla gündemde olan Halk TV ve Sözcü TV’ye 8 Temmuz 2025 Salı günü dayanışma ziyareti yaptı.
Ziyarete Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Yayıncılar Birliği, Türkiye Yazarlar Sendikası, PEN Yazarlar Derneği, DİSK Basın İş ile Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği temsilcileri katıldı.
Halk TV’ye yapılan ziyarette basın meslek örgütü temsilcilerini Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş konuk etti. Sözcü TV’deki ziyarette ise Genel Yayın Yönetmeni Özgür Çakmakçı ile görüşme yapıldı. Ziyaretlerde Halk TV ve Sözcü TV’nin basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü açısından yayınlarına devam etmesinin çok önemli olduğuna dikkat çeken yedi basın-yayın-yazar meslek örgütü temsilcileri görüşlerini şöyle dile getirdi:
TGC: HALK TV VE SÖZCÜ TV İLE DAYANIŞMA İÇİNDEYİZ
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş: 2025 TGC Basın Özgürlüğü ödüllerini verdiğimiz kuruluşlardan Halk TV ve Sözcü TV’nin sürekli ekran karartma ve para cezalarıyla baskı altında tutulması demokrasiyi geriletmekte halkın haber alma hakkını askıya alıyor. İktidarın kamu yararına olmayan faaliyetlerini haberleştiren medya kuruluşları, yayın durdurma ve para cezalarıyla baskı altına alınıyor, ekonomik olarak zayıflatılıyor. RTÜK’ün yetkilerini aşarak siyasi nedenlerle kararlar alması kabul edilemez. Bu tür uygulamalar, kamu gücünün sansür mekanizmasına dönüştürüldüğünün en açık göstergesidir. Gazetecilerin haber yapmasının engellenmesi, televizyonların karartılması ülkedeki sorunları çözmeyecektir. İktidar sorunları çözmek için kamu yararına yapılan habercilikten yararlanma yolunu denemelidir. Halk TV’nin ekranının kararmasının yürütmeyi durdurma kararı olumlu olsa bile yeniden gündeme gelmeyeceği anlamını taşımamaktadır. Halk TV ve Sözcü TV ile dayanışma içindeyiz. Halkın haber alma hakkı için, demokrasi için ekran karartma ve para cezalarından vazgeçilmesini talep ediyoruz.”
TGS: RTÜK HER KARARIYLA İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE AĞIR DARBELER VURMAKTADIR
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Sekreteri Banu Tuna: İktidarın baskı aracı haline gelmiş bir RTÜK istemiyoruz. Bu haliyle RTÜK diye bir kurum istemiyoruz. RTÜK ifade özgürlüğüne, basın özgürlüğüne, çoğulculuğa, kısacası hak ve özgürlüklere düşman bir kurum haline gelmiştir. Meslek etiğini, kurallarını belirleyen, ceza yetkisi olan kurumların meslek örgütleri tarafından oluşturulması, yönetilmesi gerekir. Siyasi partiler tarafından değil. Haberciler artık nefes alamıyor. Kolluk şiddeti, yargı baskısı, sansür, RTÜK ve BİK, gözaltılar, hedef göstermeler. Bu baskı ortamından tek çıkış yolu dayanışma, örgütlenmek ve birlikte hareket etmektir. Bizler de bugün bu yüzden buradayız. Bu yapılan sadece Sözcü’ye değil, tüm medyaya yöneliktir. Kararan sadece Sözcü ekranı değil, tüm ülkenin geleceğidir. Mahkemenin, Halk TV’ye verilen 10 günlük ekran karartma cezası hakkındaki yürütmeyi durdurma kararı mutluluk verici ancak yeterli değil. O nedenle dün açıklanan karara rağmen bugün burada, Halk TV’deki meslektaşlarımızın yanındayız. Çünkü biz bu filmi daha önce gördük. Bundan bir ay sonra ne olabileceğini, Sözcü TV’nin başına gelenlerden biliyoruz. Bu cezaların hiç verilmemesi gerekirdi. RTÜK gibi bir kurumun, bu haliyle hiç olmaması gerekirdi. Baskıcı rejimin siyasi aparatı haline gelen RTÜK, her kararıyla ifade özgürlüğüne ağır darbeler vurmaktadır.
TÜRKYAYBİR: TÜM BASIN EMEKÇİLERİYLE DAYANIŞMAMIZI PAYLAŞIYORUZ
Türkiye Yayıncılar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Erkan Akpınar: “Türkiye Yayıncılar Birliği olarak, ifade ve yayınlama özgürlüklerinin, kapsayıcı ve demokratik toplumların vazgeçilmez temel ilkelerinden olduğuna inanıyoruz. Halkın haber alma hakkını ve fikirlerin özgürce dolaşımını engelleyen her türlü uygulama, yalnızca ilgili yayın organlarını değil, tüm toplumu olumsuz etkiler, demokratik yaşamın korunmasına ve gelişmesine engel olur. Sözcü TV ve Halk TV’ye yönelik 10 günlük yayın durdurma kararını büyük bir kaygı ile takip etmekteyiz. Kitap dünyasının olduğu gibi, basın ve medya kuruluşlarının da sansür, baskı ve kapatma tehditlerinden uzak, özgür bir ortamda faaliyet göstermesinin gerekliliğini bir kez daha vurguluyoruz. Unutulmamalıdır ki ifade özgürlüğü, yalnızca herkesin aynı fikirde olduğu durumlarda değil; farklı görüşlerin, eleştirilerin ve alternatif seslerin varlığını koruyabildiği ve çoğulcu iletişim diliyle ortak çözümlere ulaşılabilen koşullarda anlam kazanır. Sözcü TV ve Halk TV çalışanları ve tüm basın emekçileriyle dayanışmamızı paylaşıyor; ifade ve yayınlama özgürlüklerini savunma kararlılığımızı bir kez daha vurguluyoruz.
TYS: ÜLKE KARANLIK BİR DEHLİZDE
Türkiye Yazarlar Sendikası 2. Başkanı Mustafa Köz: Ülke, karanlık bir dehlizde. Bu dehlizden, kör geçitten çıkmak için savaşım veren gazeteciler, yazarlar, aydınlar karanlığa tutsak edilmek isteniyor oysa bir ülkenin kültürel gelişiminin yapıtaşı düşünce ve ifade özgürlüğüdür. Bu özgürlükten yoksun bırakılan bir ülkenin bugünü de yarını da karanlıktır. Bu anlamda, Sözcü ve Halk TV’lere verilen “ekran karartma” cezaları, halkın haber alma özgürlüğünü de karartmak demektir. Bu baskının yok edilmesi için Sözcü ve Halk TV’nin yanında olduğumuzu kamuoyuna duyuruyoruz.”
PEN: BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ SAVUNUYORUZ
PEN Yazarlar Derneği Genel Sekreteri İpek Özbey: RTÜK’ün Halk TV ve Sözcü TV’ye verdiği 10 günlük yayın durdurma cezasını kınıyoruz. Basın özgürlüğü ve düşünceyi ifade özgürlüğü Anayasa tarafından güvence altına alınmıştır. Bu haksız ve hukuksuz gerekçeler, halkın haber alma hakkının engellenmesinden başka bir şey değildir. Bu sadece o iki kanala yönelik değil tüm topluma yönelik bir harekettir. Hem tarihi günler diyerek ifade edilen Terörsüz Türkiye girişimleri, hem insanların diri diri can verdiği Kartalkaya duruşmalarının olduğu ve CHP’li belediye başkanlarının gözaltına alındığı bir dönemde iki önemli yayın kuruluşunun 10 gün kapalı olması halkın haber alma hakkını engellemektir. PEN Türkiye olarak basın özgürlüğünü, düşünce ve ifade özgürlüğünü savunuyoruz. Hem Sözcü TV, hem Halk TV’nin yanındayız.
DİSK BASIN İŞ-GERÇEKLERİ SAVUNAN TÜM BASIN EMEKÇİLERİNİN YANINDAYIZ
DİSK Basın İş Yönetim Kurulu Üyesi Gökay Başcan: Özellikle 19 Mart siyasi darbesinin ardından otoriter yönelimde yeni bir aşamaya geçildi. Toplumun tüm unsurları büyük bir kuşatma altında. Hakikatin peşinden koşan, meydanlara çıkan milyonların seslerini gazete ve TV ekranlarına taşıyan medya organları da bu kuşatmadan payına düşeni alıyor. Sansürün ve baskının her geçen gün daha da arttığı bu dönemde, Sözcü TV’ye verilen 10 günlük karartma cezası, halkın haber alma hakkına açık bir saldırıdır. İktidarın muhalif basını susturma çabalarının son örneği olan bu karar, sadece Sözcü TV’ye değil, tüm gazetecilere ve izleyicilere verilmiş bir gözdağıdır. Bu hukuksuzluğu kabul etmiyor, gerçekleri kararlılıkla savunan tüm basın emekçilerinin yanında olduğumuzu bir kez daha ilan ediyoruz.
DİSK Basın-İş olarak, baskılara karşı dayanışmayı büyütmek, susturulmak istenen seslere ses katmak için her zaman olduğu gibi bugün de Sözcü TV’nin ve tüm basın organlarının yanındayız. Gazeteciliği suç sayan anlayışa karşı, hep birlikte direnmeye devam edeceğiz. Bugün Sözcü TV’ye uygulanan karartma cezası, yarın hepimizi karanlıkta bırakma girişimidir; bu karanlığı dayanışmamızla aydınlatacağız.
MLSA: BU YAPTIRIMLARIN HUKUKİ BİR DAYANAĞI YOK
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) avukatlarından Batıkan Erkoç: İktidar, RTÜK’ü bir denetim organı olmaktan çıkarıp bağımsız medyayı baskı altına almak için bir sansür aracı haline getirmiştir. Burada siyasi müdahaleyi hukuki bir karar gibi sunmaya çalışan keyfi bir uygulama düzeni bulunmaktadır. Sözcü ve Halk TV’ye verilen cezalar, basın özgürlüğü ve ifade hakkına yönelmiş açık bir müdahaledir. Bu yaptırımların hukuk açısından gerçekçi bir dayanağı yoktur. Eleştirel başına yönelik sansür talepleri RTÜK aracılığıyla hayata geçirilmektedir. Bu uygulamaların amacı bellidir: İktidarın uygulamalarını eleştiren ve sorgulayan kanalları ve gazetecileri susturmak. Bu cezalar eleştirel gazetecilik ve halkın haber alma hakkına karşı açık bir saldırıdır.