Adana(Ulus)--
Baro Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, idam cezası ile ilgili açıklamaların kaygı verici ve rahatsız edici olduğunu söyledi.Son günlerde ülke gündemini önemli bir şekilde meşgul eden konulardan birinin idam cezasının yeniden getirilmesine yönelik tartışmalar olduğuna dikkat çeken Baro Başkanı Çıtırık, siyasi iktidar tarafından dile getirilen idam cezası konusunda yazılı açıklama yaptı. Çıtırık şöyle konuştu:
“Öncelikle asl olan insanın yaşam hakkıdır. Devletin, bireyin-yurttaşın maddi-manevi gelişimini sağlamak, insani haysiyet ve onuruna yaraşır bir düzeyde yaşam sürebilmesi için asgari koşulları hazırlaması temel görevidir. Yaşam Hakkı kutsaldır. Bu hak, BM Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi ve Anayasamızda güvence altına alınmıştır. Cezanın temel amacı suçluyu ıslah edip, topluma yeniden kazandırabilmektir. Bu nedenle idam ceza değil, insanı ortadan kaldıran bir öç alma sistemidir. Evrensel hukukun, kazanım ve gelişimleri sonucunda artık idam cezasından bahsedilmemesi gerekir.
İdam cezası ile ilgili ve bunun ceza olmadığı yönünde en güzel açıklama Türkiye Barolar Birliği eski başkanlarından, büyük hukukçu Sayın Faruk EREM’in,’Bir Ceza Avukatının Anıları” kitabında: “Her şey hazırdı, adamı sehpa üzerine çıkarttılar. Son isteği olarak sigara verildi, yarısına kadar içti, attı. Bana döndü. 'Tut Elimi' dedi. Adamın elini tuttum. Adam asıldı. Ama adamın nasıl soğuduğunu ben duydum. Bir adamın nasıl soğuduğunu eğer duymamışsanız, ölüm cezasını müdafaa edebilirsiniz.' sözlerinde yatmaktadır. Bu hususu da ayrıca hatırlatmak isteriz.
Anayasamızın 90’ıncı maddesine göre usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş olan uluslararası anlaşmaların kanun hükmünde olduğu ve bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiasında bulunulamayacağı, yine usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere dair Milletlerarası anlaşmalarla yasaların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda, milletlerarası sözleşme hükümlerinin esas alınacağı bir gerçekliktir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti uluslararası sözleşmelerde imzası olan ve bu sözleşmelerin getirdiği yükümlülüklere uymak zorunluluğunda olan bir devlettir.
Avrupa İnsan Hakları sözleşmesine ek 13 nolu protokolü, her koşul altında, mutlak biçimde idam cezasını yasaklaşmıştır ve Türkiye bu protokolü 2006 yılında onaylamıştır.
Ülkemizde idam cezası en son 1984 yılında uygulanmıştır. 2004 yılında da her koşulda mutlak olarak kaldırılmıştır. Yine medeni ve insani haklar sözleşmesinin 2 nolu ek protokolü de idam cezasına mutlak yasak getirmiştir ve ülkemiz bu protokole de taraftır. AİHS’nin 13 sayılı ek protokolünü Türkiye 2006 yılında onaylamıştır. Ülkemiz, Avrupa Konseyi’nin bir üyesidir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ve 13 sayılı ek protokollerinden çekilmesi, AİHS’den çekilmesi ve Avrupa Konseyi’nden çıkartılması sonucunu doğuracaktır. Ülkemizin uluslar arası kamuoyunda da saygınlığının zedelenmesine ve zor durumlarda kalmasına sebebiyet verilmemelidir.
Siyasi iktidarın idam cezasını yeniden getirme konusundaki açıklamaları, kaygı uyandıracak niteliktedir.
Türkiye’nin her zamankinden daha çok barışa ve iç huzura ihtiyacı varken bu tarzda yapılan açıklamaların gerginlik yaratmaktan, toplumda ayrışmaya, kin, nefret duygularını uyandırmaya hizmet etmekten başka fayda getirmeyeceği unutulmamalıdır.”