İNCE “YENİLEŞMEYE” VAR MI?
SİYASET 11.02.2021 15:45:52 0

İNCE “YENİLEŞMEYE” VAR MI?

İNCE “YENİLEŞMEYE” VAR MI?

Muharrem İnce’nin CHP’den istifa etmesiyle başlayan tartışmalar gerek parti içerisinde, gerekse “iktidar” kanadında sürüyor!
CHP’de evin “yaramaz çocuğu” gibi eleştirilen/ kınanan İnce’nin, “iktidarı” sevindirdiği açık!
Bu bizdeki “yerleşik” tipik bir davranış olmalı!
Olayın içinde sizsiniz, sizin çabalarınızın ürünü olarak ortaya bir oluşum çıkıyor, ancak sizden daha çok “başkaları” sizin adınıza konuşuyor!
Şimdi ne yapacak,
Nereden ne alacak,
Kime nasıl zarar verecek,
Ayrıldıkları “ne” diyecek,
Bu durumu “iktidar” nasıl karşılayacak…
İşin içindeki Muharrem İnce…
Bugüne değin yaptıkları, bu güne değin yaşadıkları, bu güne değin karşılaştıkları bir yana atılacak/ unutulacak/ hiçbir şey olmamış gibi herkes yolunu sürdürecek…
Kim için, ne için?
***
Dün kullandığım bir tümce:
“Diğerlerinden “başka” davranmak, diğerlerinden “başka” düşünmek, diğerlerinden “başka” alışık olmayan kararlar almak zorunda!”
CHP’nin “yaramaz çocuğu” bu değişimi sağlayabilecek mi?
Örneğin, en başta “parti içi demokrasiyi yok edip ülkeye demokrasi vaat edersen kimse sana inanmaz” sözünde içten mi, bunu gerçekleştirebilecek mi?
Çağa, bilime, hukuka, emeğe değer verecek mi?
Birlikte yürüdüğü yol arkadaşlarını, düşünce yoldaşlarını, destekleyenlerin acısına ortak olacak mı?
***
CHP yönetiminin yanlış neydi?
Hangi birini anlatalım ki?
Bir siyasi parti, yirmi yıl boyunca “tartışmasız” gücünü koruyorsa, yurttaş onca acı çekmesine karşın sandıkta ona destek olmayı yeğliyorsa, birçok değerin yitmesine karşın bu “iktidarın” sürmesini istiyorsa, açlığını/ doyumsuzluğunu/ ekmeksizliğini/ işsizliğini yadsımasını cezalandırmıyorsa “suç” kimin; yurttaşın mı, güven vermeyen “muhalefetin” mi?
Seçim öncesinde neler yaşandığını anımsayın…
Aday adayları “aday” olabilmek için seçmenin değil, “yönetimin gözüne girmek zorunda” değil mi?
Adana gibi tüm illerin aday adaylarının, kentlerini bırakıp günlerce Ankara otellerinde “işi bitirecek/ kazanacak yere yerleştirecek” lobiler peşinde koştuğunu bilmeyen var mı? CHP demokrasiden söz edecek, haklardan söz edecek, emekten söz edecek, özgürlüklerden söz edecek, sonra da “adaylar” lobilerde belirlenecek; kargalar gülebildiğince gülsün, suç değil!
***
Geçtiğimiz yerel seçim öncesinde “neler” yaşanmıştı öyle, Adana’da…
Kentte öne çıkan bir-iki isim her şeyi yönlendiriyordu; istediğini dışarı atıyordu, istediğini yanında tutabiliyordu, istediğinin üstünü çizebiliyordu, ön yoklamada öne çıkan isimleri tanımıyordu…
Bir anakent belediyesinin adayı, merkez ilçe adayları, ya da diğerleri Ankara’dan gelecek “aday sensin” sözüne bakıyordu! İşin acısı belediye meclis üyelerinin belirlenmesi bile “uzaktan” gelecek sese göre belirleniyordu!
CHP yönetiminin içselleştirdiği demokrasi anlayışı, insan haklarına bakışı bu olmalı!
Seçim anakentte kazanılmıştı kazanılmasına da; yurttaşın “kazanma açlığı”, yıllardır süren kapıya konulmuşluk, seçmenin umut bulma isteği, son bir kurtuluş diyerek adayın yanında yer alması seçim sonrasında düşünülme gereği görülmedi nedense!
Kazanan CHP yönetimi oldu, kazanan CHP yönetiminin adayı oldu, kazanan CHP yönetimindeki anlayış oldu; öyle mi?
Başkasına değil, il örgütüne sorsunlar CHP’nin şu anki varlığını…
Ayrıca Genel Başkan Kemal Klıçdaroğlu’nun, seçmenleri aptal sanarak her salı günü yaptığı günlerdir/ haftalardır/ aylardır söylenenleri yineleyen “-cağız/ -ceğiz” konuşmalarının CHP’de anlamı yok!
***
Muharrem İnce, CHP yönetiminde ağırlık kazanan bu olguların neresinde?
Bir fırsat /bir çıkış yolu /bir seçenek olacaklarını, Özgür bir Türkiye sağlayacaklarını, konuşan bir Türkiye için uğraş vereceklerini, gençleri teknolojiyle tanıştıracaklarını, üretimi tabana yayacaklarını, CHP’de yaşanan çıkmazların üzerine gideceklerini söylüyor!
Bu sayılanlar için; şu ana dek yapılanlar yerinde değil, çıkışlar yerinde değil, söylem yerinde değil, “iktidara/ muhalefete” yaklaşım doğru değil, doğaçlama konuşmak/derlenmemek/ toparlanmamak/ hesapsızlık yerinde değil!
CHP orada duruyor, “iktidar” diğer yanında; yerleşik/ bilinen/ kendindenci tutumlarından en küçük ödün vermeden üstelik…
İnce ile ekibi bu güne değin karşı durduğunun, çıkıştığının, başkaldırdığının, eleştirdiğinin, yapmak istediğinin üzerine yoğunlaşmalı! Kendiyle ilgilenmeli, kendini sorgulamalı, kendini eleştirmeli…
Bu ülke için/ bu ülkenin yurttaşları, gençleri, emekçileri, bilim insanları, geleceği için “diğerlerinden “başka” davranmak, diğerlerinden “başka” düşünmek, diğerlerinden “başka” alışık olmayan kararlar almak zorunda!”
Çünkü “diğerleri” gibi olmanın sonucu bu! İnce, “yenileşmeyi” yurttaşla birlikte yapmaya var mı?
100221


Alanya mutlu son

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

24.4° / 12.1°