KAHİRE KONFERANSI
DÜNYA 24.08.2021 16:19:15 0

KAHİRE KONFERANSI

KAHİRE KONFERANSI


Roosevelt ve Churchill, Kahire’de Zirve görüşmeleri yapıyorlardı. Kendi aralarında karar verdiler. Türkiye bir iki ay içinde savaşa girmeliydi. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'yü Kahire’ye davet ettiler. İsmet İnönü, derhal daveti reddetti. Devlet adamıydı. Türkiye’nin gıyabında alınan kararlarla ilgili hiçbir toplantıya katılmayacağını söyledi.
Devreye Roosevelt girdi. Teminat veriyordu. Görüşmeler eşit devletler arasında serbest şekilde yapılacaktı. Ve İnönü eşit şartlarda yapılacak Konferansa katılmayı kabul etti.
Churchill’in acelesi vardı. Türkiye'nin 1944 sonbaharında savaşa katılmasını istiyorlardı. Hafif de tehdit savuruyordu. Aksi taktirde, müttefikler Türkiye ile işbirliği umutlarını tamamen yitireceklerdi.
İnönü’nün amacı Türkiye’yi savaştan uzak tutmaktı. Savaşa evet dedi ama iki şartı vardı.
1. Türkiye'nin savaşta yalnızca bir piyon olarak kullanılmasını engelleyecek bir 'ortak askeri plan' yapılacak; Türkiye bu planı hazırlayanlar arasında yer alacak ve Türkiye'nin onaylamadığı hiçbir plan uygulanmayacaktı.
2. Türkiye'nin de içinde bulunduğu bölgenin siyasî geleceği hakkında Türkiye’ye ayrıntılı bilgi verilecek, ayrıca Türkiye’ye yeterli miktarda silah, askerî araç ve gereç yardımı yapılacaktı
Konferansın sonunda, Türkiye'nin tarafsızlığının devam etmesine, ayrıca Müttefik Devletlerin bölgedeki muhtemel hava operasyonları için Adana yakınlarında İncirlik Hava Üssü'nün inşa edilmesine karar verildi. İnşaat II. Dünya Savaşı bittikten sonra başladı.  
İncirlik Hava Üssü daha sonra, Soğuk Savaş boyunca, NATO için önemli bir rol oynadı. Bir başka karar ise Japon İmparatorluğu'na karşı Myanmar'da gerçekleştirilecek Anakim Harekâtının ertelenmesiydi.
AKILLI ADAMDI İNÖNÜ… AKILCIYDI… DEVLET ADAMIYDI…SAVAŞ MEYDANLARINDAN GELMİŞTİ…DİPLOMATTI
ROOSEVELT VE CHURCHİLL BAŞBAŞA VERMİŞLER, GÜNLERCE UĞRAŞMIŞLAR, TUZAK KURMUŞLAR AMA BAŞARAMAMIŞLARDI.
BİR TÜRLÜ KANDIRAMADILAR.
TIPKI LOZANDA OLDUĞU GİBİ….



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°