Tarih: 30.03.2020 11:40

KORONAVİRUS TOPLUMSAL ALIŞKANLIKLARI DEĞİŞTİREBİLİR

Facebook Twitter Linked-in


Küresel tehdit haline gelen Koronavirüs salgını üretimden tüketime,uluslararası ilişkilerden eğitime, ulaşımdan eğlenceye, dini ibadetlerden spor etkinliklerine kadar akla gelebilecek her alanda toplumsal yaşamı etkisi altına aldı. Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, Koronavirüs salgınının mevcut bireysel ve toplumsal alışkanlıkları da değiştireceği söylüyor.





Dünyanın
her yerinde uluslararası zirveler, kongreler, eğitim-öğretim faaliyetleri,
büyük spor müsabakaları, kültür ve turizm ziyaretleri, festivaller ve fuarlar
ardı ardına iptal ediliyor veya sanal ortama aktarılıyor. Koronavirüs
salgınının, insanlığı hiç alışık olmadığı bir tür zorunlu sosyal izolasyon
sürecine soktuğunu ifade eden Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı tüm bunlarla dünyamızın hacklendiğini vurguluyor.





Kriz
geçse de sosyal izolasyon devam edebilir





İçinde
bulunduğumuz durumun geçici olması halinde bile bireysel ve toplumsal risk
olgusunun yeryüzünde daha fazla etkinliğini hissettireceğine dikkat çeken Prof.
Dr. Ebulfez Süleymanlı, bireylerin artık doğrudan hasta olmasa dahi sürekli
olarak kendilerini daha fazla risk altında hissedeceklerini ifade ediyor.





Prof.
Dr. Ebulfez Süleymanlı; “Bu hissin yönlendirmesi altında bireyler, yakın
çevresindeki insanların hastalık riski taşıdığı endişesi nedeniyle toplumsal
güvensizlik durumunu ivmelendirebilir. Dolayısıyla stres ve panik ortamı
nedeniyle toplumsal birlik ve dirliğin tehlikeye girmesi ihtimal dahilinde ve
toplumsal güvensizliğin artma ihtimali çok yüksek. Öte yandan, yaygın anlamda
alışılagelmiş toplumsallık biçimlerinden farklılaşan yeni bir toplumsal
deneyimin gelişme ihtimalinden de bahsedebiliriz. Bireylerin kendini içinde
bulduğu zorunlu sosyal izolasyon, bilinç ve niyet durumlarını değiştiriyor. Ama
bu durum zaman içerisinde yerini tercih edilen izolasyon ve/veya dayanışma
biçimlerine de bırakabilir.Bu sürecin ortaya çıkarmış olduğu yeni gelişmeleri
tanımlamak için ilerleyen dönemde “koronavirüsten önce” ve “koranavirüsten
sonra” gibi yeni tanımlamaların kullanılmasına da tanık olabiliriz” dedi.





Bireysellik
artabilir





Bu
potansiyel değişimlerle birlikte sürecin ortaya çıkardığı durumun yaşamın her
alanında sosyal ilişkilerin yeniden düzenlenmesini de beraberinde getireceğini
belirten Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı; “Çok sayıda işletmenin web konferansı,
anında mesajlaşma veya e-posta gibi örgütsel çalışma teknolojilerini
kullanmasıyla birlikte sosyal anlamda sanal çalışma biçiminin benimsemesi
ihtimalini arttırabilir. Bu bağlamda, gittikçe artan sayıda işveren ve işgören,
tele çalışma alternatifini bir çalışma biçimi olarak tercih edecektir. Aslında
“home-office (evden çalışma)” gibi mekânsal açıdan esnek çalışma sistemleri,
mevcut krizle beraber pek çok çalışma alanında zorunlu olarak
deneyimlenmektedir. Kimileri için yeni kimileri içinse yoğunluğu artan bu gibi
deneyimler, zaman içinde yaygınlaşarak ve benimsenerek yeni bir çalışma
hayatını beraberinde getirebilir. Sanal işyeri sosyal izolasyon hissinin
güçlenmesi ve dolayısıyla dünya genelinde “yalnızlık” duygusunun daha da
artması ihtimalini güçlendirmektedir. Yapılan araştırmalarda sanal işgörenler;
yalnızlık, izolasyon ve ‘aynı dört duvar arasına’ geri dönme isteğinin arttığı
görülmüştür. Fakat zorunlu izolasyon, tercih edilen veya bilinçli/niyetli bir
şekilde seçilen izolasyon ve dayanışma biçimlerine de dönüşebilir. Aynı zamanda
yalnızlık duygusunun kendi içindeki bir cinsi olan seçilmiş yalnızlık veya
olumlu geri çekilmeler de gün geçtikçe daha büyük ölçekte yaşanmaya
başlayabilir. Daha önemlisi, zorunlu izolasyon halinde ortaya çıkan birbirinden
ve dünyadan haberdar olma hissi, küçük gruplar ve yerellik bağlamında
öngörebileceğimiz, bireysellikle kolektifliğin iç içe geçtiği toplumsal
biçimlerin de gelişmesine neden olabilir” dedi.





Virüs
krizi dünyadaki diğer çatışmaları durdurabilir





Ekonomik,
politik, sosyo-kültürel ve çevresel sistemler üzerinde önemli etkileri bulunan
mevcut durumun geri dönüşü olmayan geniş çaplı bir toplumsal değişmeye de zemin
hazırladığını belirten Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı; “Bir devletin veya bir
uzmanın çabaları bu krizin ortaya çıkarmış olduğu olumsuz sonuçları bertaraf
etmeye yetmiyor. Bunun için her türlü sınır ve engeli aşan kapsamlı bir
etkileşim ağı gerekiyor.Bu bağlamda virus tehdidi dünya genelinde birçok
küresel sorunun çözülmesi için önemli bir fırsat oluşturmaktadır. Bu süreç,
dünyada mevcut savaş ve çatışmaların durdurulması, uluslararası anlaşmazlıkları
çözebilen etkin bir uluslararası faaliyet mekanizmasının tesisi ve küresel
düzeyde risk oluşturan çevre kirliliği gibi birçok olumsuz durumun engellenmesi
hedeflerini güçlü bir şekilde gündeme getirebilir. Yine bu süreç,gelişmiş
ülkelerin eğitim, sağlık,altyapı ve sosyo-ekonomik proje destekleriyle az
gelişmiş ülkelerde sürdürülebilir kalkınma çizgisinin yakalanması açısından bir
fırsat olarak değerlendirebilir. Bu saikle bu krizin dünya sorunlarının yeniden
sorgulanması ve bu sorunlara karşı daha bilinçli bir şekilde yaklaşılması
teamülünü geliştireceği düşünülebilir. Unutmayalım ki, yüryüzü insanların ortak
evi! Ortak evimizi hem kendimiz hem de bizden sonraki kuşaklar için yaşanabilir
kılmak beliren bu sorunlara karşı ortak çözümler üretmekten geçiyor” dedi.





Orjinal Habere Git
— HABER SONU —