
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar,”Ülkemizde manda kaymağı ve manda yoğurdu tarih olmamalı. Bu lezzet kaybedilmemeli” dedi.
Bayraktar, dünyada giderek artan manda yetiştiriciliğinin Türkiye’de can çekiştiğini bildirdi. Şemsi Bayraktar, mandanın zengin içerikli, az kolesterollü sütü, az yağlı, diyete uygun eti olduğunu, çiftçiler arasında, düşük kaliteli yemlerden daha çok yararlanması ile sosyo-ekonomik yapıya katkıda bulunduğunu belirtti.
İtalyanlar ‘siyah altın’ diyorGübresinin toprağı zenginleştirmesi, özelikle Asya ülkelerinde çeki hayvanı olarak kullanılması ile dünyada mandaların önemli bir hayvan türü olarak yer aldığını vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Manda deyince ülkemizde kaymak ve yoğurt, İtalya'da ise mozzarella akla gelmektedir. İtalyanların dünyaca ünlü peyniri, pizzanın vazgeçilmez lezzeti mozzarella manda sütünde yapılıyor.İtalya'da mozzarella ve dolayısıyla manda sütü o kadar değerlidir ki, mandaya ‘Siyah Altın’ adını vermişler.
Ülkemizde manda sütü üretimi yapılan bazı bölgelerde yoğurt ve kaymak, bazı bölgelerde ise peynir üretimi ön plandadır. Afyonkarahisar bölgesinde üretilen kaymak rulo halinde sarılarak satılırken, ülkemizin dünyaca ünlü ekmek kadayıfı tatlısının da vazgeçilmez bir unsurudur.”
Kuru madde oranı yüksekManda sütünün renginin beyaz ve kuru madde oranının da yüksek olmasının sütlü mamullerde sıkça kullanılmalarına ve tercih edilmelerine yol açtığına dikkati çeken Bayraktar, şöyle devam etti:
“Manda sütü; tereyağ, kaymak, sert ve yumuşak peynir, dondurma, yoğurt ve pasta ürünleri gibi birçok üründe kullanılmaktadır. Özellikle manda sütünden elde edilen yoğurt, daha kıvamlı ve aromatik olması nedeniyle tercih ediliyor.
Manda eti de taze tüketildiği gibi; sucuk, pastırma, döner ve salam gibi ürünlere işlenmektedir. Ayrıca ülkemizde, fermantasyon süresini kısaltması ve kaliteyi artırması nedeniyle sucuk üretiminde belli oranlarda katılmaktadır.
Manda eti tercih sebeplerinden birisi de sığır etine göre daha az kolesterol, daha az kalori, daha fazla protein ve daha fazla mineral içeriyor olmasıdır. Daha az doymuş yağ içermesi ve organik ürünlere talebin artıyor olması da manda etinin son yıllardaki tercih sebeplerini oluşturmaktadır.”
Sığıra göre daha dayanıklıMandanın derisi de kalın olduğundan dolayı dericilik sektöründe tercih edildiği, kalın deri gerektiren tasarımlarda kullanıldığı bilgisini veren Bayraktar, “Manda, şap ve brusellozis (brucella isimli bakteriye bağlı olarak gelişen enfeksiyon) başta olmak üzere birçok hastalığa karşı sığırlardan daha dayanıklıdır. Doğal yaşama uyumlu ve hastalıklara karşı da daha dirençlidir. Deli dana hastalığının (BSE) mandalarda görülmemiş olması dikkat çekici bir unsurdur” dedi.
Dünyada manda sayısının 1980 yılında 121,5 milyon baş iken 2011 yılında yüzde 60,8 oranında artarak 195,4 milyona yükseldiğini bildiren Bayraktar, manda yetiştiriciliği yapan seçilmiş ülkeler incelendiğinde hayvan sayısının 1980-2011 yılları arasında yüzde 333,5’lere varan oranlarda arttığının görüldüğünü belirtti.
Bu kadar yararlı ve tercih edilen mandanın birçok ülkede ve dünyada sayısının artmasına karşın Türkiye manda sayısının dramatik bir şekilde düştüğünü vurgulayan Bayraktar, “1980 yılında 1 milyon 40 bin baş mandamız varken, 2011 yılında bu sayı yüzde 91,9 oranında düşerek manda varlığımız 84 bin 726 başa gerilemiştir. Bu rakam, verilen desteklerin de bir sonucu olarak 2012 yılında yüzde 26,8 artışla 107 bin 435’e çıktı” dedi.