Medikalciler, kamu hastanelerinin borçlarını ödemesini istedi
Manşet Haber 27.08.2012 11:14:48 0

Medikalciler, kamu hastanelerinin borçlarını ödemesini istedi

Medikalciler, kamu hastanelerinin borçlarını ödemesini istedi

Çukurova Medikalciler Derneği (ÇUMED) Yönetim Kurulu ve bir grup medikalci ortak yazılı bir açıklama yaparak, kamu hastanelerinde biriken alacaklarının bir an evvel ödenmesini istedi.

Devletin kasasında para olduğunu ve saymanlıklara düzenli para geldiğini de ifade eden ÇUMED Başkanı Dr. Hilmi Akşamoğlu, “Hastaneler saymanlıklardan paralarını düzenli alıyor ama öncelikli ödemeleri var. Hizmet alımları. Hizmet faturalarının ödemesi bir gün bile gecikmiyor. Gerekçe şu: Firmalar hizmet için personel çalıştırıyor. Paralarını alamayınca personel çalışmaz. Hastanedeki hizmet aksar. Bu nedenle ne yapıp edip bu paraları ödemeliyiz deniyor. Ama mal alımlarının bedeli bekletiliyor. Bu yaklaşım belediyelerin temizlik personeline para ödeyemeyip de çöp dağları arasında yaşadığımız günlerden kalma.” dedi.

MEDİKALCİYE İKİNCİ SINIF FİRMA MUAMELESİ

Hizmet değil de malzeme satan üyelerinin de haklı olarak ‘bize neden ikinci sınıf firma muamelesi yapılıyor?’ diye sorduğunu dile getiren Başkan Dr. Akşamoğlu, “Personelse, biz de çalıştırıyoruz. Vergiyse, biz de ödüyoruz. Hizmet sunan firmalar bunu sunamayınca işler aksar da, mal satanlar veremeyince işler aksamaz mı? Bu ayrım neden yapılıyor? Kısacası kamu hastanelerine malzeme satan firmaların paraları neden zamanında ödenmiyor? Bu suali birkaç aydır bize göre en üst düzeylerde dile getirdik, yazılı raporlar sunduk. Bizi umutlandıran kısmi bir kıpırdanma oldu ama düzelme maalesef olmadı.” şeklinde konuştu.

UMUTLA BAKMAK İSTİYORUZ

Ülkenin ve kendi gelecekleri adına yarınlara umutla bakmak istediklerini de belirten Başkan Dr. Akşamoğlu, “Bir dergi, tüm ülkede toplam 800 civarında firma kalması gerektiğinin planlandığını yazdı. En son 2000 yılında, sektörde yaklaşık 15 bin firma varken şu anda bu sayının 5 bin civarında olduğu söyleniyor. Zaten fiilen üçte birine inen bu sayı tekrar altıda birine nasıl inecektir? Ülkemizde şu anda devletten alacağını zamanında alamayan tek sektör olarak medikal malzeme satıcılarının kalmasının (başka bir deyişle bırakılmasının) sebebi bu mudur? Bu soruların cevaplarını samimiyetle hepimiz bekliyoruz.” diye kaygılarını dile getirdi.

‘REKABET FİRMA SAYISI ARTINCA OLUŞUR’

Bu konuya paralel başka gelişmelerin de olduğunu iddia eden Dr. Akşamoğlu, “ Kamu Hastaneleri Birliği konusu bizim sektör açısından tüm belirsizliklerini koruyor.” Dedi. Herkesin ağzında dolaşan sihirli bir sözcük olduğunu da söyleyen Başkan Dr. Akşamoğlu, “Bu toplu alımdır. Bu iki kelimenin büyüsüne kapılmayan kimse pek yok gibi. Bu konudaki çok önemli ayrıntıları ve handikapları cılız sesimizle haykırmaya çalışıyoruz ama dinleyen olduğundan çok şüpheliyim. Söylemeye çalıştığımız aslında özet olarak şu: Herhangi bir malı “toplu” alırsanız, yani büyük miktarlarda alırsanız o malın fiyatı düşer. Bu doğru. Ama: Eskiden işçi problemleri vardı. “Bir duvarı 2 işçi 4 günde yaparsa, 4 işçi 2 günde yapar” gibi oran-orantı soruları. Eğer bunun tamamen doğru olduğunu kabul ederseniz, 2 bin işçinin aynı duvarı 21 saniyede yapabileceğini de kabul etmeniz gerekir. Matematiksel hesap budur çünkü. Sonradan çok zırva oldukları fark edilip müfredattan çıkarıldı. Ama buna benzer sorular, bu ülkede yıllarca üniversite sınavlarında bile soruldu. Toplu alımda da böyle bir durum var. Yani mesela bir malzeme 100 tane alınca 3 lira, 1000 tane alınca 2 lira oluyorsa o zaman 10 milyon tane alınca 10 kuruşa filan alınacağı sanılıyor galiba. Gerçekte nasıl bir duvar 20 saniyede yapılamazsa, bir malın da minimum maliyeti vardır. Satış adedi yükselince herkes kârından fedakârlık yapar ve minimum kârla malı satar. Ama bu satış fiyatı hiçbir zaman maliyetinin altına inemez. Öncelikle, malın fahiş fiyatla satılmasını engelleyen tek unsur rekabettir. Rekabet ise firma sayısı azalınca değil çoğalınca oluşur. Toplu alımların optimum düzeyi aşılır yani abartılırsa en hızlı ortaya çıkacak sonuç tedarikçi sayısının, özellikle bazı mallarda teke düşmesi ve tekel oluşmasıdır. O zaman kaç paradan isterse o fiyattan satacaktır.” dedi.

‘DEVLET, KAR ETMEYEN İŞLETMEDEN NASIL VERGİ ALMAYI DÜŞÜNÜYOR’

Devletin kendisinin, toplu alımla maddi kazanç elde edilmesi durumunun istisnası olduğunu da kaydeden Başkan Dr. Akşamoğlu, “Çünkü devlet, tüccarların kârından vergi alır. Devletimizin sayısı azalan ve kâr edemeyen işletmelerden ne almayı düşündüğünü de merak etmemek elde değil.  Bu konunun masaya yatırılması gereken çok önemli bir ayağı da elbette istihdam tarafıdır. Şu anda 5 bin firma en az 20 bin aileye ekmek kapısıdır. Bu sayı beklendiği gibi 800’e düşünce işini kaybedecek, yaklaşık 15 bin kişi hakkında acaba SGK ne düşünmektedir? Bu operasyonla elde edilmek istenen kazançtan fazlasının başka yönlerden kaybedileceği kesindir. Çünkü devlet bir anonim şirket değildir. Piyasadan firma azaltarak bazı düzeltmeler sağlanamaz. Serbest ekonominin en temel denge unsuru adil rekabettir. Buna zarar verecek ve tekel oluşturacak düzenlemeler son derece yanlış olacaktır.” diye de uyardı.

‘BİRİKEN ALACAKLARIMIZ ZAMANINDA ÖDENSİN’

Medikal sektöründen üretim, istihdam ve ihracat bekleniyorsa adil rekabetin sağlanması gerektiğini de ifade eden Başkan Dr. Hilmi Akşamoğlu, “Teşebbüsün önünü açmalı ve devlet kasasında biriken alacaklarımız zamanında ödenmelidir. Takdir edilmelidir ki, sadece fatura keserek ticari bir işletme yürütülemez, büyütülemez ve yeni yatırım yapamaz. Devletimizden, tahsilâtımızın önünü tıkayan unsurları ortadan kaldırmasını ve ödemede adaleti tesis etmesini hassasiyetle ve acilen bekliyoruz, bizleri ortadan kaldırmasını değil.” dedi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°