OYA TEKİN SEYHAN İÇİN EN BÜYÜK HAYALİNİ AÇIKLADI
SİYASET 27.03.2024 21:30:00 0

OYA TEKİN SEYHAN İÇİN EN BÜYÜK HAYALİNİ AÇIKLADI

CHP Seyhan Belediye Başkan Adayı Oya Tekin Sabancı Camiinden Karataş’a kadar kıyı düzenlemesini gerçekleştirmenin en büyük hayallerinden bir olduğunu söyledi

CHP Seyhan Belediye Başkan adayı Oya Tekin, kentin fiziki yapısı ile ilgili projelerinden sonra, hayalindeki en büyük projenin de Sabancı Camii ve regülatör köprüden Karataş’a kadar Seyhan Nehri üzerinde ve kıyılarında yapılabilecek düzenlemeler olduğunu söyledi.

Tekin, Seyhan’da 2 yeni bulvar, yerinde kentsel dönüşüm, açılacak cadde ve sokaklar, altı otopark olacak kapalı semt pazarları, yayalaştırılacak cadde ve sokaklar, imarsız yapılar ile dağınık hisselerin birleştirilmesi konularındaki çalışmaların göreve başladıktan kısa süre sonra hayata geçebileceğini söyledi. Rant ve spekülasyonları önlemek üzere bu konuda detaya girmek istemediğini belirtirken de imar konularında tam bir şeffaflık ve ilgilileri ile görüşülerek kararlar verileceğine vurgu yaparak, “Kent rantları halkın tümüne katkı sağlayacak bir model olacaktır”dedi.

SEYHAN KIYI PROJESİ

Peyzaj ve şehir plancısı mimarlar ile görüşmesinde, Seyhan için Tüm Adana’yı ilgilendiren, Adana’nın gözde bir kent olmasını sağlayacağını belirttiği ‘Adana’dan Akdeniz’e Nehir Yolu’ hayalini de anlatan Oya Tekin şunları söyledi:

“Sizlerle daha önce de birçok defa konuşmuştuk. Şimdi başkanlık görevine gelince hayalimizdeki projenin bir ucundan tutabilecek yetki ve sorumluluğum olabilecek Seyhan Nehri Kıyı Projesi mutlaka gündeme gelecek. Büyükşehir Belediye Başkanımız Zeydan Karalar’ın Karataş’a bir marina projesinin tamamlayıcısı olmak üzere regülatör köprüden Akdeniz’e kadar 50 kilometrelik bakir bölge elmas değerinde görünüme kavuşturulabilir. 

Dünyanın en güzel mendereslerinden birini oluşturabilir.

Bu tabii çok boyutlu bir proje. Başta Büyükşehir, Yüreğir, Seyhan ve Karataş belediyelerinin yanısıra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Hazine, DSİ, özel mülkiyetlerle birlikte projelendirilmesi olanaklı. Kentlinin suyla ilişkisini güçlendirebilecek sosyal donatı alanları ve kıyı peyzaj düzenlemeleri, rekreasyon alanları  belki de 10-15 yıl sürebilir. Ancak bir yerden başlanabilir. 

Seyhan’dan başlayacağız. Kıyılarda restoranlar, kafeler, kamp, spor, dinlenme alanları sizlerin de öngörüleri ve sahiplenmesi ile projelendirilebilir.

Nehrin belirli yerlerine teknelerin bağlanacağı, kayık kiralanacak cep iskeleler, yüzen bahçeler, yapay gölde cep yüzme havuzları ile ilgili makro proje yapıldıktan sonra 

Seyhan nehrinin ulaşıma uygun olduğu noktalar saptanıp, dubalarla nehirde ulaşım yapılacak yolun çizgileri de belirlenip Adanalıların da hayallerini süsleyecek proje hayata geçirilebilir. Adanalılar vizyoner yerel yöneticilere görev verdiği sürece tüm potansiyeli ortaya çıkarılabilir. Bunları hep birlikte düşünecek ve yapacağız.”


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°