“ÖZEL OKUL ÖĞRETMENLERİ DARBOĞAZDA”
SİYASET 20.03.2018 01:03:27 0

“ÖZEL OKUL ÖĞRETMENLERİ DARBOĞAZDA”

“ÖZEL OKUL ÖĞRETMENLERİ DARBOĞAZDA”

CHP Adana Milletvekili Av. Elif Doğan Türkmen, özel okul öğretmenlerinin mağduriyetinin giderilmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasını istedi.
Özel okullarda çalışan ve özlük hakları olmayan öğretmenlerin özlük ve mali haklarından dolayı devlet kadrolarındaki öğretmenlere kıyasla birçok mağduriyet yaşadığını belirten Elif Doğan Türkmen, bu öğretmenlerin devlet kadrolarına atanmasının da her geçen gün geçleştiği ve güçleştiği için problemlerinin artarak devam ettiğini kaydetti.
“Atanmayı bekleyen öğretmenlerin sayısı her geçen gün katlanarak artmakta”
Türkmen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Özel okulda çalışan öğretmenler sigortaları düşük ücretlerden yatırıldığı için maaşlarının bir kısmını elden almakta ve gelirlerini belgeleyemedikleri için bankadan kredi dahi alamamaktadır.
Maaşları zaten 1600-2500 arası değişen öğretmenler haftada 40 saat derse girmekte, emekli olma hayali dahi kuramamaktadır. Özel okul öğretmenlerine, Eğitim Öğretim Ödeneği, nöbet parası, ek ders ücreti verilmemesi bir yana kadınlar için hamile ise işten çıkarma yapılmaktadır. Sözleşmeleri senelik ayarladıkları için bazı öğretmenler düşük, bazıları ise yılın 9 ayı sigortalı gösterilmektedir. İşten çıkarılma durumlarında ise hiçbir şekilde tazminat hakları doğmamaktadır.
Bununla beraber iş bulmak ümidiyle sırada bekleyen binlerce öğretmen varken, MEB öğretmenleri ders ücreti karşılığı özel kurumlarda çalışabiliyor. Kurum patronları için sigorta yapmadığı, ekstra bir öğretmen almak zorunda kalmadığı durum avantaja dönüşüyor. Dışardan öğretmeni kadrolu alacağına, devletin öğretmenini istihdam ettiriyor.
Böylece atanmayı bekleyen binlerce insan katlanarak artmaktadır. Şayet özel okulda çalışma şartları, özlük hakları devlet tarafından denetlenirse; bu istihdam açısından da faydalı olacaktır”
“Özel okul öğretmenlerinin sorunlarının giderilmesi için devlet denetimi şart”
Kamuda etkin, verimli eğitim hizmeti üretebilmesi için fedakarca çalışan özel okul öğretmenlerinin statü, ücret, tazminat ve benzer tüm mali ve özlük haklarının iyileştirilmesi ve tüm sorunlarının giderilmesi amacıyla devlet denetimi şart olduğunu belirten Elif Doğan Türkmen, “bu öğretmenlerimizin yaşadığı sorunların nedenlerinin belirlenmesi, mali, özlük, statü ve ücretlerinden kaynaklı mağduriyetlerin tespiti, haklarının korunması, iyileştirilmesi ve eksikliklerinin giderilmesi için alınması gereken önlem ve politikaların belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılması gerekmektedir” dedi.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°