Sebze Ve Meyvelerde Stresi Azaltıyor
Manşet Haber 26.06.2016 13:16:38 0

Sebze Ve Meyvelerde Stresi Azaltıyor

Sebze Ve Meyvelerde Stresi Azaltıyor

ABD’den ithal edilen, sebze ve meyvelerde “Güneş Yanığı” ve “Don Zararını” önleyen “Anti-Stress550” adlı madde Adana’da zirai ilaç bayilerine tanıtıldı.tümay_tekin (1)

Adana Hilton Oteli’nde “su bazlı akrilik polimer maddenin” tanıtımını yapan özel bir şirketin Teknik Müdürü Ziraat Mühendisi Tümay Tekin, “Anti-Stress550” adlı maddenin özellikle sebze ve meyvelerde “Güneş Yanığı, Don Zararı vb. olumsuz İklim Koşullarına Karşı Farklı ve Yeni Bir Çözüm” olduğunu söyledi.

Son yıllarda “Global ısınma”’nın sonucu olarak ani ve extrem iklim değişikliklerine tanıklık ettiklerini belirten Tümay Tekin, şöyle konuştu:

“10 -15 0C’yi bulan ani sıcaklık değişimleri bitkilerde kışın don; yazın ise su kaybı ve sonucunda meyve ve yapraklarda yanma şeklinde önemli zararlara ve ekonomik kayıplara neden olmaktadır.anti-stress 550 -tanıtım (1)

Hepimizin hatırlayacağı üzere 30 Mart 2014 tarihinde yaşadığımız ilkbahar donu sonucunda başta kayısı olmak üzere fındık ve antepfıstığı’nda rekolte büyük oranda düşmüş ve bu da ciddi fiyat artışlarına neden olmuştu.

Anti-Stress biyolojik olarak ayrışabilen su bazlı “Akrilik polimer” kaplama maddesi olup bitki üzerinde yarı geçirgen elastik bir doku oluşturarak söz konusu olumsuz iklim koşullarında su kaybını azaltır. Bu sayede yaprak –meyve sürgün gibi bitki aksamları uzun süre önemli oranda korunur.

SAĞLADIĞI FAYDALAR

Güneş yanığı zararını önemli ölçüde azaltarak; Meyve Kalitesini Korur. Sıcak koşullarda oluşan meyve gelişimindeki olumsuz etkiyi önlemesi nedeniyle Meyve Dökümleri azalarak bitkinin verim potansiyeli korunmuş olur.

Ağaç ve meyvede don zararını önemli ölçüde ( 3-4oC ) önler böylece;  Bitki ve Meyveler Korunur. Bunların sonucunda; bitkiler daha sağlıklı olup, verim potansiyeli korunur ve kaliteli ürün elde edilir, üreticilerimizin kazancı güvence altına alınmış olur.”

Ziraat Mühendisi Tümay Tekin, “Anti-Stress550”in kullanım Avantajlarını anlatırken de, “Su bazlı olup hazırlaması ve uygulaması kolaydır. Etkisini 40-50 gün sürdürür, bu nedenle sık sık uygulama gerektirmediğinden işgücü ve uygulama maliyetinden tasarruf sağlar. Fotosentez ve vestoma aktivitesi devam eder; bitki gelişimi olumsuz etkilenmez, şeffaf olduğundan meyvede leke yapmaz; böylece meyvenin pazar değeri korunmuş olur, Normal yağıştan etkilenmediğinden; yağış sonrası tekrarlama gerekmez.” dedi.

Tekin, sebze ve meyvelerde stres koşulları başlamadan uygulanması gerektiğini ifade ederek, “Sıcak stresini için sıcaklık 36oC’yi aşmadan, don zararı için don ihtimali oluşunca; bağ ve taş çekirdeklilerde %30-40 çiçek döneminde, bitki yüzeyini kaplayacak şekilde yeterli ilaçlama hamcı kullanılmalıdır. Korunması gereken bitki kısımlarının (meyve, yaprak ,dallar) kaplanmasına özen gösterilmelidir.” şeklinde konuştu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°