Şehir Hastaneleri 5 Yıldızlı Hizmet Sunacak Mı?
Manşet Haber 4.10.2013 10:26:39 0

Şehir Hastaneleri 5 Yıldızlı Hizmet Sunacak Mı?

Şehir Hastaneleri 5 Yıldızlı Hizmet Sunacak Mı?

doktor_atikAdana Osmaniye Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Halit Atik, yaptığı yazılı açıklamada “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sağlık alanında yapılan tüm değişikliklerde gerçekleri halktan saklamış, vatandaşı “ücretsiz sağlık hizmeti” vaadi ile kandırmıştır” dedi.

Sağlık Müdürlüğü tarafından Başbakanın miting afişlerinin asılması için Aile Sağlığı Merkezlerine gönderilmesine tepki gösteren Dr. Atik,”Bu afişlerin asılıp asılmadığını kontrol içinde ekip görevlendirerek, aile sağlığı merkezlerinde çalışan hekimlere “afişleri neden asmadın” diye sorgulamaya başlamışlardır. Afişleri asmayan hekimlere baskı ve tehditte bulunulmaktadır. Afişi neden asmadıklarına ilişkin tutanak tutarak, hekimlerimize baskı yapmaya kimsenin hakkı yoktur. Afiş asmadı diye hekime tutanak tutulur mu? sağlık çalışanlarını 10 yıldır sağlıkta dönüşüm uygulamaları ile perişan eden başbakan ve sağlık müdürlüğünün baskı ile aile sağlığı merkezlerine zorla astırmaya çalıştığı afişlerini asmayacağız. Bu yaptırımı şiddetle kınıyoruz. Hekimlere baskı yapamazsınız, yaptırmayacağız. Ayrıca bu uygulamaların içinde olan tüm kamu görevlilerini de kınıyoruz”

 

HALKIN PARASINI PEŞKEŞ ÇEKMEYİN

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 5 Ekim 2013 Cumartesi  günü Adana’ya gelerek Adana Şehir Hastanesi Entegre Sağlık Kampüsünün temelini atacağını hatırlatan Dr. Atik,”Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Adana mitinginde “toplumun her kesimine, ayırım gözetmeden beş yıldızlı sağlık hizmetlerini sunacağız” şeklinde açıklamalarda bulunacak. Başbakan bugüne kadar olduğu gibi; Kampüs Hastaneleri için şirketlere hastanenin yüzde 70 doluluk oranı ile çalışacağı, bu oran tutmaz ise  yine de bu orana göre ödeme yapılacağını vaat ediyor. Sağlık Bakanlığı bunu sağlamak için Adana'daki diğer hastaneleri kapatacak, devlet hastanelerinin yerlerini de Şehir Hastanesini yapacak firmaya verecektir. “Şehir Hastaneleri” olarak sevimli hale getirilmeye çalışılan entegre sağlık tesisleri aslında halkımızın parasının uluslararası şirketlere peşkeş çekilmesi ve halkın çocuklarının yıllarca borçlandırılması anlamındadır. Başbakan halkımızı yanıltmaktadır. Bu hastanelerin yüksek maliyet ve “kira” bedellerinin vatandaşın ve sağlık çalışanlarının sırtından ödeneceği, bu amaçla katkı-katılım paylarının giderek artacağı, parası olmayanın buralardan sağlık hizmeti alamayacağı çok açıktır. Buradan Başbakana çağrıda bulunuyoruz “bırakın dokuz yıllık rüyanız, rüya olarak kalsın. Bu ülkenin yurttaşlarına, sağlık çalışanlarına, kamu maliyesine zarar verecek bu rüyayı gerçekleştirme inadından vazgeçin” diye konuştu.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°