“ŞEHRİMİZDEN KOPUK BİR ÜNİVERSİTE OLMAYACAĞIZ”
Manşet Haber 28.09.2020 07:49:45 0

“ŞEHRİMİZDEN KOPUK BİR ÜNİVERSİTE OLMAYACAĞIZ”

“ŞEHRİMİZDEN KOPUK BİR ÜNİVERSİTE OLMAYACAĞIZ”

Adana Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Selahattin Menteş, Genel Sekreter Dr. Ahmet Suntur, Yönetim Kurulu Üyeleri Dr. Nalan Kükürt ve Dr. Mehmet Reyhan ile birlikte Çukurova Üniversitesi Rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Meryem Tuncel’i ziyaret betti.

Tabip Odası olarak her zaman bilim yuvası olan üniversitenin emrinde olduklarını söyleyen  Dr. Selahattin Menteş, “İçimizi yakan bir pandemi sürecinden geçiyoruz. 39’u hekim, 90’na yaklaşan sağlık çalışanımızı kaybettik. Amacımız hem halk hem de sağlık nezdinde ölümleri ve kayıpları engellemek. Bu konuda yoğun bir çalışma içerisindeyiz. Biz hekimler seferberlik olarak tanımladığımız bu savaşın en ön safhasında savaşıyoruz. Her bireye görev düşüyor. Biz hekimler böyle bir görevin üyeleriyiz. Her türlü fedakârlığa hazırız. Sizinle güçlü bir işbirliği içerisinde bu savaşa devam etmek istiyoruz.” dedi.

Rektör Prof. Dr. Meryem Tuncel, mezun olduğu üniversiteye rektör olmanın çok heyecan verici, bir o kadar da sorumluluk getirdiğini ifade ederek, “Üniversiteler, bulunduğu kent ve bölge için; insan kaynakları, bilgi, eğitim, iş ve sosyal hizmetler konusunda önemli kurumlardır. Çalışmalarımızda inovasyon, teknoloji transferi, bilgi yaratma ve sunma, çevreye katkı gibi bilgi temelli faaliyetlere odaklanmaktayız. Şehrimizden kopuk bir üniversite olmayacağız.” diye konuştu.

Kovid-19 pandemisinin, eğitim alan öğrencilerini olumsuz etkilememesi için her türlü alt yapının hazır olduğunu da vurgulayan Rektör Prof. Dr. Tuncel, “Adana’da vaka sayısının artması bizi endişelendiriyor. Bir yandan da öğrencilerin eğitim alması gerekiyor. Birinci dönem için ‘Online Eğitim’ kararı aldık. Stajlar ikinci dönem olacak. Halkımızın pandemiden korunma tedbirleri kapsamında tavsiyelere uymasını istiyorum. Virüsün bulaşmasını önlememiz gerekiyor. Halkımızın başta sık sık el yıkama gibi hijyen, maske takılması, sosyal mesafeye uyulması, kalabalık ortamlardan kaçınmaları gibi kuralları ciddiye almalarını ve kurallara uymalarını istiyorum.” diye konuştu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°