ŞERİF İÇLİ

4.02.2020 18:30:17

ŞERİF İÇLİ

Yerler bembeyazdı. Lapa lapa kar yağıyordu. Siyah paltolu adam radyo evinin merdivenlerini ağır ağır çıktı. Bir iki kere denedi, kapıyı açamadı.Mecali yoktu. Durumu fark eden kapıcı hızla koştu. Açtı kapıyı saygıyla.
Siyah paltolu adam, Türk musikisin en önde gelen bestekarlarından Şerif İçli idi. Yüzü biraz solgundu, hareketleri yavaştı. Kapıcının verdiği selâmı bile fark etmeden, yürüdü gitti. Stüdyoda kendini bekleyenler vardı: Cevdet Çağla ve Hakkı Derman.
Onun gelişini görünce rahatladılar. Çünkü o hiç kimseyi bekletmez, görevine asla geç gelmezdi. Dostları bugün onda bir tuhaflık olduğunu hissetmişlerdi. Hakkı Derman sordu; biraz meraklı, biraz endişeli.
-“Ne oldu, Şerif? Hayrola”.
-“Biraz kalbim sıkışıyor da... Bir şey yok, şimdi geçer. Haydi başlayalım. Bir hayli geç kaldık,” diye cevap verdi, Şerif İçli.
Ve başladılar çalışmaya. Henüz iki eser geçmişlerdi ki, Şerif İçli’nin udunun sesi aniden kesildi ve ud, parmaklarının arasından kaydı, yere düştü…
-“Fena oluyorum ben çocuklar.. Çok fenayım,” dedi Şerif İçli. Ve sayısız esere can veren o ud,sahibiyle birlikte ebediyen sustu; bir anda.
Hakkı Derman,“Ben yarimi kaybettim. O bir İstanbul efendisiydi. Türk müziğinin babasıydı,” diyebilmişti ancak.
Öyleydi. Tam bir İstanbul Beyefendisi idi. Adını bu kadar yansıtan bir sanatkar çok az bulunurdu. İçliydi, hep içli şarkılar bestelemişti. İlk bestesinde “Gelmeseydin âleme, görmeseydim ben seni,” diye sevmemenin imkânsızlığını anlatıyordu, sevgiliye.
İçindekileri anlatacak kimsesi olmadığı zaman,
“Derdimi ummana döktüm, asumana inledim.
Yâre de ağyara de hal-i derunum söyledim.
Aşina yok derdime, ben söyledim, ben dinledim.
Gözlerim yollarda kaldı gelmedin çok bekledim,”diyerek deryalarla dertleşiyordu.

Mehmet Akif’in sözlerinden bestelediği en güzel fasıl şarkılarından birinde, sevgiliye,

“Ezelden aşinanım ben ezelden hem zebanımsın.
Beraber ahde bağlandık ne olsan yâr-i canımsın.
Ne olsan zerrenim, kalbimde hâlâ çarpar esrarın.
Gel ey canan, gel ey can, kalmasın ferdaya didarın,”diye seslenerek, onu ezelden beri tanıdığını, ezelden beri onunla aynı dili konuştuklarını, onun güzel yüzünü görmenin yarınlara kalmamasını diliyordu.

Ve daha neler;

Gözlerin hayran bakarmış, görmeyip ısrarımı.
Bilmiyor avare gönlün öldüren kalp ağrımı.
İstemem bir aşk yeter, ben şimdi buldum yârimi.
Her sevişmek bir sefer yakmak demektir bağrımı.

İşte dillerde nağme olmuş bir Hüzzam:

Yine bir sızı var içimde, akşam oldu diye.
Gözüm acıyor, ağlarım hâlâ, bilmem niye.
İstemem geceyi, onda mehtâb gam oldu yine.
Gözüm acıyor, ağlarım hâlâ, bilmem niye.

İşte benim favorilerimden biri: Saba. Duyguların zirvesi.

Düş ben gibi bir aşka, sadâkat ne imiş gör.
Vuslat demi beklerken, o firkât ne imiş gör.
Yok yok güzelim, düşme sakın öyle belâya.
Gel kalbime gir, orda felâket ne imiş gör.

AMA BUNU

• EL AYAK ÇEKİLDİKTEN SONRA,
• KENDİNİZLE BAŞBAŞA KALDIĞINIZDA,
• LOŞ BİR IŞIKTA VE KISIK SESLE DİNLEYİNİZ, LÜTFEN.
• İSTERSENİZ SİZ DE HAFİFTEN SÖYLEYİN.

AMA GÖZLERİNİZ YAŞARMADAN



1

SATRANÇ TURNUVASINA 454 SPORCU KATILDI

2

ÇUKUROVA BELEDİYESİ CUP’TA KUPALAR SAHİPLERİNİ BULDU

3

CHP’Lİ ŞEVKİN EKONOMİDEKİ DİP NOKTAYI ANLATTI

4

ADANA TABİP ODASINDA YENİ YÖNETİM

5

450 PERSONEL VE 100 ARAÇ İLE HAŞEREYLE MÜCADELE