SUYUN ALTINDAKİ DÜNYAMIZ VE ÇELİŞKİLER

21.05.2021 00:14:23

SUYUN ALTINDAKİ DÜNYAMIZ VE ÇELİŞKİLER

Kaç kişi bir cesaret örneği gösterip geçmişiyle yüzleşebilir ki? Hatırlanmak istenmeyen geçmiş; tıpkı illegal doğan bir bebek gibi ya vicdansızca boğulur ya da birileri sahip çıksın diye bir cami önüne bırakılır.

Geçmiş ne yazık ki günlük bir gazete gibi, kullanılıp bir kenara atılır çoğu zaman. Eskiyen bir ayakkabı çorap bile, dolabın bir köşesinde umutsuzca değerlendirilmeyi beklerken, geçmişimiz ruhumuzdaki okyanusların en derininde gömülü kalır senelerce. Belki bir arkeoloji kazısında tesadüfen ortaya çıkana kadar, en büyük hazine olarak elimizde kalan tek değerdir geçmişimiz, olumlu ve tüm olumsuzluğuna rağmen.

Her bireyin, içindeki dağı, taşı, ovası ve deniziyle bir dünya olabileceğini varsayarsak, bu durumda görünen ve görünmeyen yanlarını da hesaba katmak gerekiyor. İnsan fiziksel, ruhsal sosyal ve kültürel bir varlık olduğuna göre; yaşadığı toplumla örtüşmeyen yanları da olacaktır.

Her kişinin kendine özgü, kimseyle paylaşmadığı gizleri vardır. Vahşi bir orman gibi ürkütücü olan bu sessizliğin içine girmek cesaret ister. İşte bu doğanın bir kuralıdır. İnsanı insan yapan ve güçlendiren bir olgudur. Montaigne’in dediği gibi ”Kimseye benzemeden herkes gibi olmak” sanırım bu olsa gerek. Herkesten bir özelliğiniz olacak ve siz kimseye benzemeyeceksiniz. En yakınımızdaki kişiyle paylaşamadığımız o kadar çok sırlarımız vardır ki, anlatmaya kalksak kendimiz bile inanamayız.

Çoğu insan, yaşıyorken geçmişiyle yüzleşmek istemediğinden, vasiyeti gereği, öldükten sonra ancak yaşam öyküsünün paylaşılmasını ister. Ya da tarihteki birçok önemli şahsiyetlerin yaşantılarının sorgulanması için, asırların geçmesi gerekir. Çünkü kıyametleri koparacak tanıklar canlı değildir artık. Her ne kadar yaprakları koparılıp, kanıtlar yok edilse de, tarih bir gün kendisiyle de hesaplaşır. Geçmişin iki yüzü de açığa çıkar.

Suyun altındaki dünyamızın nefes alması bile farklı. Oksijensiz yaşıyor bu dünya. Su yüzüne çıktığında da boğuluyor. Eğer dalmasını bilmiyorsanız vurgun yeme ihtimaliniz de var. Bu dünyayla çelişkisiz yaşamak için çok doğal ve net olmak gerekiyor. Geçmişiyle yüzleşmek istemeyen insanlar, zihninin derinliklerindeki vurgundan nasibini alırlar er geç.

Kişinin tek başına kendisiyle barışık olması yetmiyor ne yazık ki. Etrafındaki sosyal çevrenin de bu barıştan pay alması gerekir. Ruhun şiddetli sarsıntılarında, profesyonel destek almak yerine, insanlar ülkemizde kendi yöntemleriyle bu psikolojik durumdan kurtulmaya çalışırken, daha büyük çıkmazlara sürükleniyorlar. Hem kendilerine hem de çevrelerine zarar verenlerin alt benliğinde volkanik patlamayla fışkıran, dağ gibi bir geçmiş yatmaktadır. Her kişilik nasıl farklıysa, dünya üzerindeki insan toplumunun da belli bir kimliği vardır.

Toplumsal psikoloji, olaylara karşı bakış açısını belirler. İşte bu bakış insan yaşamına yön verir. Neyin doğru neyin yanlış olduğu, her toplumdaki değer yargılarıyla belirlenir. Batı ve doğu toplumunun değer yargıları arasındaki fark, neredeyse güneşin doğuşu ve batışı gibi, asla bir araya gelemeyen iki ayrı kutup. Keşke insanoğlu kısacık yaşamı boyunca olumlu savunma mekanizmalarını kullanıp, yaşamına her defasında sil baştan başlasa… Her şeye boş ver dese. Ne yazık ki bu kelimeler teorikte kullanılsa da, pratiğe pek aktarılamıyor. Yaşamda attığımız her olumsuz adımın bedeli, çekilen bir nefes sigaranın akciğerde yaptığı hasara eşdeğerdir. Yaşam dinamiktir sürekli gelişir ve değişir. Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Çoğu zaman bir su gibidir yaşam. Fakat bazen buz kesilir bazen de buharlaşıp uçar. Ama her zaman molekül yapısı aynıdır. Demek ki suyun buz ve yağmur damlasına dönüşmesi, yapısını değiştirmez. İşte yaşamın dondurucu soğuklarındaki ısı farkı, zaman zaman yönümüzü değiştirmekle kalmıyor, bazen su olduğumuzu unutmak zorunda bırakıyor. Fakat şurası bir gerçek ki; hiçbir şey su altında kalmaz. Anahtar ve kilit örneği gibi, doğadaki her oluşumun bir açıklaması vardır.

Bilim boş’a zaman geçirmiyor. Belki binlerce, milyonlarca yıl sonra, yaşantımızın sırları artık mezara gömülmeyecektir. Fakat şu an hala insan olmanın sırrı çözülemiyorsa, yaşamımdaki sırlar da en azından ben ölene kadar devam edecektir.

Tüm dostlara çelişkisiz, net ve mutlu bir yaşam dileğiyle. Saygılarımla…



1

DİLCİ VE ÖKKE'DEN  “İKİ BİLGE BİR GÖZ” KARMA SERGİ

2

AOSB 5. ULUSAL AR-GE VE İNOVASYON YARIŞMASI ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU

3

ENGELSİZ FİLMLER FESTİVALİ 2025 BAŞLADI

4

"KİMSESİZ ÇOCUKLARA BAĞIŞLANAN KIYAFETLERİ YAĞMALADILAR"

5

VALİ KÖŞGER ADANA’NIN ASAYİŞİNİ DEĞERLENDİRDİ