Eğitim Sen Adana Şubesi, 2026-2027 yıllarını kapsayacak 8. Dönem kamu toplu sözleşme süreci takviminin Ağustos ayında başlayacağını anımsattı, “Haklarımız, Taleplerimiz Ve Geleceğimiz İçin Satış Sözleşmesi Değil, Grevli Toplu Sözleşme İstiyoruz” açıklamasını yaptı.
İnönü Parkı’nda KESK Adana Şubeler Platformu adına yapılan açıklamada şu görüşlere yer veri,ldi:
“Bugüne kadar yedi dönem boyunca sürdürülen sözleşme görüşmeleri, kamu emekçileri açısından büyük hayal kırıklıklarıyla sonuçlanmış; özellikle eğitim ve bilim emekçilerinin temel talepleri sistemli biçimde görmezden gelinmiştir. Toplu sözleşmeler, maaş zammına indirgenmiş; demokratik, sosyal ve özlük haklarımız sürekli ötelenmiş, eğitim emekçilerinin sesi kesilmeye çalışılmış, susturulmak istenmiştir.
OECD ülkeleri arasında en düşük gelir seviyesine sahip eğitim ve bilim emekçileri olarak, mesleğimiz tarihsel itibar kaybı yaşamaktadır. Bir milyonu aşkın öğretmen, akademisyen, hizmetli, memur ve teknik personel borç batağında, ek iş yaparak yaşam mücadelesi verirken; iktidar, kamu emekçilerinin taleplerini mali disiplin kılıfıyla sınırlı bir alana sıkıştırmayı sürdürmektedir. Eğitim hizmetinin sürekliliğini sağlayan bizler, insanca bir yaşam sürmek istiyoruz. Bu yalnızca bizim değil, nitelikli kamusal eğitim hakkının da bir gereğidir.
Artan enflasyon, gelir dağılımındaki adaletsizlik ve çalışma yaşamındaki esnekleşme, kamu emekçilerini güvencesizlik, yoksulluk ve gelecek kaygısı içine hapsetmektedir. Bu tablonun sorumlusu, emekçileri masada temsil edemeyen yetkili sendika ve siyasal iktidar ortaklığıdır.
Bu nedenle, yalnızca ekonomik değil; sosyal, özlük, demokratik ve mesleki haklarımızı da kapsayan bütünlüklü bir mücadele yürütüyoruz. Taleplerimiz yalnızca bizim değil; eğitim hizmeti alan milyonlarca öğrenci ve veli adınadır. Çünkü biliyoruz ki, eğitim emekçisinin yaşadığı her sorun, eğitimin niteliğine doğrudan yansımaktadır.
Eğitim Sen olarak belirlemiş olduğumuz başlıca toplu sözleşme taleplerimiz şunlardır:
Toplu sözleşme süreci, iktidarın belirlediği dar çerçevelere sıkıştırılamaz. Bu süreçte, tüm kamu emekçilerinin örgütlü gücü belirleyici olacaktır. Taleplerimizin karşılanması, hangi sendikaya üye olduğu fark etmeksizin tüm eğitim ve bilim emekçilerinin ortak mücadelesine bağlıdır.
Buradan yetkili sendikaya da sesleniyoruz: Bu kez masaya kamu emekçilerinin gerçek talepleriyle oturun. O masada yetki sahibi olabilirsiniz ama meşruiyetin sahibi biziz!
Eğitim Sen olarak sadece ağustos ayıyla ya da toplu sözleşme süreciyle sınırlı değil, sürecin öncesi ve sonrası da dahil olmak üzere, grevli toplu sözleşme hakkımız başta olmak üzere tüm taleplerimiz için her alanda mücadeleyi sürdüreceğimizi kamuoyuna ilan ediyoruz.”