UYKUSUZLUK ÇEKENLER DİKKAT!
SAĞLIK 13.03.2018 11:10:53 0

UYKUSUZLUK ÇEKENLER DİKKAT!

UYKUSUZLUK ÇEKENLER DİKKAT!



Uykusuzluk, toplumun yüzde 90’ı tarafından hayatlarının bir döneminde mutlaka yaşanıyor. 2 aydan uzun süren ve haftada 2-3 geceden sık olarak uykusuzluk yaşayanlar, yani kronik uykusuzların oranı ise yüzde 30.
Dünya Uyku gününde insanları uyku sağlığı ve kalitesi hakkında bilinçli olmaya davet eden Prof. Dr. Hakan Kaynak,uyku hastalıkları ve tedavileri hakkında bilinmeyenleri cevaplıyor.
Neredeyse herkes hayatının bir döneminde uykusuzluk problemiyle karşılaşıyor. Toplumun yüzde 30’u da 2 aydan uzun süren ve haftada 2-3 geceden sık olarak görülen kronik uykusuzlukla mücadele ediyor. Kronik uykusuzluk çeken hastaların yüzde 10’u ise ilaç tedavisi görüyor. Ancak uykusuzluk için ilaç kullanmak, hastalığın ardındaki sebepleri göz ardı ederek geçici ve kısa süreli bir tedaviden öteye gitmiyor. Peki, nedir kronik uykusuzluk? Kimler uyku merkezinde tedavi olmalı? 17 Mart Dünya uyku gününde herkesi uyku kalitesi ve sağlığı hakkında bilinçli olmaya davet eden Prof. Dr. Hakan Kaynak, tüm bu soruların cevaplarını açıklıyor.
100’e yakın uyku hastalığı var!
Uykusuzluk sebeplerinin yüzde 30’unu kendine özel tedavisi olan ve uyku bozuklukları merkezlerinde tanısı konabilen huzursuz bacak sendromu ve uykuda periyodik hareket bozukluğu oluşturuyor. Obstrüktif uyku-apne sendromu ise toplumda en az yüzde 4-5 oranında görülüyor ve horlama, uykuda solunum durmaları gibi sebeplerle ortaya çıkıyor. Obstrüktif uyku-apne sendromu sıklıkla görülen semptomları ve komplikasyonları nedeniyle hastanın yaşıtlarından 8-16 misli daha fazla sağlık harcaması yapmasına sebep oluyor. Hastalar tanı konulana kadar ortalama 8 sene zaman kaybediyor.
Obstrüktif uyku-apne sendromunun hipertansiyonlu hastalarda yaklaşık yüzde 50 oranında görüldüğünü belirten DoktorTakvimi.com doktorlarından Prof. Dr. Hakan Kaynak;
“Aynı şekilde obstrüktif uyku-apne sendromlu hastalarda da yaklaşık yüzde 50 oranında hipertansiyon bulunduğunu görüyoruz. Obstrüktif uyku-apne sendromu, damar hastalıkları için bilinen tüm risk faktörlerinden daha önemli olması ve diğer risk faktörlerini de bünyesinde bulundurması dolayısı ile ayrıca önem kazanıyor. Ayrıca yine belirtmekte yarar var; kalp krizi veya felç nedeniyle gözlem altında tutulan hastaların yüzde 60-70’inde obstrüktif uyku-apne sendromunun varlığı saptanmıştır.” diyor.Son sınıflamalarda tanımlanan 100’e yakın uyku hastalığı bulunuyor.
Trafik kazalarının neredeyse yarısından uyku-apnesi sorumlu
Obstrüktif uyku-apne sendromunun trafik ve iş kazalarındaki rolü de günümüzde anlaşılmış durumda. Dünyayı sarsan büyük facialarda ve trafik kazalarının hemen hemen yarısında uyku-apne sendromlu hastaların uykularının sorumlu olduğu kesinleşmiş. Bu nedenle dünyanın birçok ülkesinde ve Türkiye’de tedavi olmamış uyku-apne sendromlu hastaların sürücü belgesi alması kanunla engelleniyor. Ancak pratik uygulama henüz yapılamıyor.
Kimler uyku merkezine başvurmalı?
Uykuya dalamayan, gece içinde sık sık uyanan, sabah uykusunu alamadan uyanan ve bu belirtileri birkaç ay süreyle yaşayanların uyku hekimine başvurmalarında fayda var. Prof. Dr. Hakan Kaynak, gün içinde yorgun, uykulu olan hastaların da bu şikayetlerini iş hayatının zorluklarına ve stres gibi sebeplere bağlamadan önce bir uyku merkezine başvurmaları gerektiğini söylüyor. Horlayan, gece terleyen ve sık sık tuvalet ihtiyacı ile uyanan hastaların da uyku apne sendromu riski dolayısıyla başvurularını ertelememelerinde yarar var. Hipertansiyon, diyabet, obezite ve kalp hastalıklarında da uyku hastalıklarının rolü olabiliyor. Bu yüzden bu hastaların uyku merkezlerine başvurmaları hayati önem taşıyor.
Hastanın şikayetine göre uygun test seçiliyor
Uyku hekimleri de diğer meslektaşları gibi öncelikle hastayı dinleyerek muayene ediyor. Gerekli tetkiklerin ardından diğer tıp branşlarından farklı olarak, uyku merkezlerinde teşhis amacıyla uyku testlerine başvuruluyor.Hastanın şikayetleri, nasıl bir test seçileceği konusunda hekimi yönlendiriyor. Uyku testleri hastanın durumuna göre uyku merkezinde veya evde de yapılabiliyor. Hangi testin yapılacağına ise muayene sırasında hasta ve hekim birlikte karar veriyor.
Tedavisi olmayan uyku hastalığı yok
Birçok hasta uyku testi sırasında “uyuyamayacağım” ön yargısına kapılarak uyku hekimine başvurmaktan kaçınıyor. Ancak Prof. Dr. Hakan Kaynak, uyku testi sırasında uyuyamayanların istisna olduğunu söylüyor. Hatta bazı hastalar evlerinde uyuduklarından daha iyi uyuduklarını belirtiyor. Huzursuz bacak sendromu olan hastaların gece içinde hareketin sınırlamasından rahatsız olacaklarını ve bu yüzden bu hastalara uyku testi yapılmasından kaçınılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Hakan Kaynak, tedavisi olmayan bir uyku hastalığının olmadığının altını çiziyor.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°