“Uzun Yaşamın Sırrı’ eğitiminde konuşan Eczacı Odası Mürsel Yalbuzdağ, uzun ve sağlıklı yaşamanın her insanın hakkı olduğunu belirterek, “Bunun bir sırrı varsa hepimiz bilmeliyiz. Dünya Sağlık Örgütü diyor ki: Sağlık nedir? Bedenen ve ruhen tam bir iyilik halini tanımlıyor. Şimdi ben soruyorum Türkiye gibi bir ülkede yaşarken ruhen iyi miyiz? Dışarıdan gelen olumsuz o kadar çok etki varki, sağlıklı yaşayabiliyor muyuz? Yaşayamıyor muyuz? Aslında hepimizin sağlıklı ve uzun bir hayatı yaşamamız gerekiyor. Nasıl daha iyi yaşayabiliriz diye? Bunu yapabilmek sağlık profesyonellerine düşüyor. Ülke olarak yeni ve yerli ilaçları geliştirmek, yeni molekülleri geliştirmek zorundayız. Tıp Fakültelerimiz yeni tedaviler, yöntemler bulmalıdır. Halkımız temiz bir çevrede yaşamalı, sağlıklı beslenmeli, ekonomik kaygı yaşamamalı ki sağlıklı ve uzun yaşayabilsin. “şeklinde konuştu.
“HEDEF; YÜZ YAŞINI SAĞLIKLI BİR ŞEKİLDE GEÇMEK”
Hedefin yüz yaşını sağlıklı bir şekilde geçmek olduğunu belirten Adana Acıbadem Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Burak Can, bu konuda şunları söyledi:
“İnsanlar daha uzun bir şekilde yatağa bağlı olmadan, hastane hastane dolaşmadan nasıl daha uzun yaşanırın cevabını aramaya çalışıyor. Longevity genel olarak sağlıklı uzun ömürde (Healthy longevity), sağlıklı uzun biyolojik yaşam süresine ulaşmaya çalışırken, fiziksel, bilişsel ve sosyal işlevler de iyilik halini hedefler anlamına gelmektedir. Yaşlanmayı fizyolojik olarak nasıl durdurabiliriz ona bakıyoruz. Longevity tıpta yeni bir alan. Çünkü şimdiye kadar yaşlılık bir hastalık olarak görülmedi. Ama artık birçok hastalığın tedavisi bulunduğu, ameliyat yöntemleri geliştiği için, kansere dahi eskiye göre çok daha iyi tedavi yanıtları alındığı için, bu hastalıklara yakalanmadan daha uzun bir ömür nasıl olur? Yaşlanma tersine nasıl çevrilebilir artık ona bakılıyor. Hastalıkların altında yatan en önemli hastalık yaşlılıktır. Yaşlanmada yüzde 25 genetik etki varken, çevresel etkiler yüzde 75 oranındadır. Çözüme giden başlıca yol stressiz yaşamdan geçiyor. Yağ dokusunun artması da tüm vücudun dengesini bozar.”
