YENİ ADLİYE BİNASINDA AVUKATLARA YER VE OTOPARK
Manşet Haber 30.03.2021 21:56:15 0

YENİ ADLİYE BİNASINDA AVUKATLARA YER VE OTOPARK

YENİ ADLİYE BİNASINDA AVUKATLARA YER VE OTOPARK

Adana Cumhuriyet Başsavcılığının koordinesinde Adalet Bakanlığı Teknik İşler Daire Başkanlığı tarafından yaptırılan Türkiye'nin en büyük ve en modern 3'üncü adliyesi olacak Adana Yeni Adalet Binası'nda; Adana Barosu ve avukatların kullanımına tahsis edilen hizmet odaları ve otoparkın protokolü imzalandı.
Başsavcılıkta gerçekleştirilen toplantı sonrası hazırlanan protokolü Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük ve Adana Cumhuriyet Başsavcısı Bilal Gümüş imzaladı.
Adana Yüreğir İlçesi Köprülü Mahallesinde 29 Kasım 2013’de yapımına başlanan yaklaşık 200 bin metrekare alana sahip 12 Blok’tan ve 5’er kattan oluşan Yeni Adalet Sarayı Binasında Baro Başkanlığının her katta bulunan hizmet birimleri ve 2. Katta avukatların ihtiyaçlarını karşılamak üzere 360 metrekarelik Büyük Avukat Salonu yer alacaktır.
Toplam 23 odadan oluşacak hizmet birimleri, avukat odaları, fotokopi ve bilgisayarlı çalışma odaları, komisyon toplantı odası, disiplin duruşma salonu vs. alanlar ile avukatların ihtiyaçları giderileceği açıklandı.
Adliye Binası’nın önündeki ana cadde bölümünün altında yer alan kapalı otoparktan avukatların 300 araç kapasitesinden az olmamak üzere alanın da tahsisi yapıldığı bildirildi.
Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, imza sonrası yaptığı açıklamada; ÇÖYLE DEDİ:
“İnşaatın ilk aşamasından itibaren çalışmalarını büyük bir dikkatle takip ettiğimiz süreçte artık sona gelindi. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yeni Adliye Binasının geçici kabulü yapılarak bina teslim alındı. 02.04.2021 tarihinden itibaren Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bazı birimlerinden başlanılarak taşınma süreci başlayacak, ek binalarda yer alan birimler ile devamında ana bina birimlerin taşınma işlemleri peyderpey yaz aylarında tamamlanması planlanmaktadır.
Adana’nın bölünen adliyeleri sorununun çözümüne ilişkin atılan bu önemli adım sonrası baromuz ve hizmet birimlerimizin dizayn ve tefrişinin kısa sürede yapımı ile süreç tamamlanacaktır.
Bugün Baromuz hizmetlerini ve meslektaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılayacağına inandığımız bir protokol yapılmıştır.
Meslektaşlarımıza daha rahat ve geniş alanlarda, daha fonksiyonel ve iyi hizmet verebilmek amacıyla çabalarımız devam etmektedir. Baromuza ait yerler ile yeni adliye binası meslektaşlarımıza ve yurttaşlarımıza hayırlı olsun. Kapısında Adalet Sarayı yazan adliyelerin içerisinde de. yurttaşın adaletin varlığını hissettiği keyifli ve verimli çalışmalar diliyorum ”
Toplantıda, Adana Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mustafa Tarsuslu ve Baro Başkan Yardımcısı Av. Sabahattin Gümüş de hazır bulundu.




YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°