YERLİ VE MİLLİ TOHUM ‘KALE’ ÇUKUROVA’DA EKİLECEK
EKONOMİ 24.03.2024 10:55:00 0

YERLİ VE MİLLİ TOHUM ‘KALE’ ÇUKUROVA’DA EKİLECEK

Sakarya Mısır Araştırma Enstitüsü ile Doğu Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen Kale mısır çeşidi, Adana’da üreticilere tanıtıldı.

Sakarya Mısır Araştırma Enstitüsü ile Doğu Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen Kale mısır çeşidi, Adana’da üreticilere tanıtıldı.

Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı tarafından Tarımsal Yeniliklerin Yaygınlaştırılması Yayım Projesi kapsamında düzenlenen, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü koordinatörlüğünde yürütülen “Kale Gibi Mısır Çeşidi" Yayım Projesi tanıtım toplantısı İl Müdürlüğü Toplantı Salonunda yapıldı.

Tanıtım toplantısı açılışında konuşan Adana İl Tarım ve Orman Müdürü Mehmet Nuri Kökçüoğlu, mısır üretiminde Adana'nın söz sahibi bir il olduğunu belirterek stratejik ürünlerde neye ihtiyaç varsa onun yetiştirilmesinin şart olduğunu kaydetti. Kökçüoğlu, pandemi, savaşlar, kıtlık gibi faktörlerin gıda maddeleri üretimi ve arzını bir kez daha ön plana çıkardığını belirterek yerli ve milli tohumlarla yapılacak üretimin önemine işaret etti.

Toplantıda Doğu Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdür Yardımcısı Dr. İbrahim Cerit ve Sakarya Mısır Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünden Dr. Cavit Sezer, Kale mısır çeşidi hakkında bilgi verdi. Toplantıda Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Toklu da mısır üretimi hakkında görüşlerini ifade etti.

Kale mısır çeşidi yayım projesi kapsamında Adana'nın farklı lokasyonlarında üretici bazında ekimi yapılarak bölgedeki yetişme performansı değerlendirilecek.

İklim değişikliğine toleranslı (sıcak ve soğuğa toleranslı) Kale mısır çeşidi ekilişi yaygınlaştığı takdirde; besin değerinin yüksek olması nedeniyle gıda sektöründeki önemli protein açığını kapatması, maliyetinin düşük olması,  uzun süre bozulmadan saklanması ve yüksek sindirilebilir protein içermesi ile hayvan besleme açısından önemli bir role sahip olan yem sektöründeki önemli bir açığı da kapatması bekleniyor.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°