YILMAZ GÜNEY’İN “BOYNU BÜKÜK ÖLDÜLER” ESERİ ADANA’DA
Manşet Haber 16.09.2022 22:22:01 0

YILMAZ GÜNEY’İN “BOYNU BÜKÜK ÖLDÜLER” ESERİ ADANA’DA

YILMAZ GÜNEY’İN “BOYNU BÜKÜK ÖLDÜLER” ESERİ ADANA’DA

Adanalı sinema sanatçısı, yönetmen, yazar Yılmaz Güney’in aynı adlı romanından Ali Berktay’ın tiyatro oyununa uyarladığı ve Ayşe Emel Mesci’nin yönettiği ‘Boynu Bükük Öldüler’ isimli oyunun Dünya Prömiyeri, 15 Eylül 2022 Perşembe günü saat 20:00’da dünya prömiyerini Adana Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda gerçekleştirildi.
Adana Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, Yılmaz Güney’in 1965 yılında Nevşehir Cezaevinde kaleme aldığı Boynu Bükük Öldüler isimli oyunu Ayşe Emel Mesci rejisi ile sahneledi. Oyunun Dekor tasarımını Selim Cinisli, kostüm tasarımını Funda Çebi ve ışık tasarımını Yakup Çartık yaptı.
1960’lı yılların Çukurova’sında ağalık düzenini eleştiren ve ağa tutmalarının yaşantılarını trajik bir şekilde gözler önüne seren iki perdelik oyunun dünya prömiyerine ilgi yoğun oldu.
MESCİ, “YILMAZ GÜNEY’E VERDİĞİM SÖZÜ TUTTUM.”
İki ay süren prova aşamalarından sonra sahnelenen oyunun usta yönetmeni Ayşe Emel Mesci, “Adana gibi sanatla yoğrulmuş bir kentte ve Yılmaz Güney’in şehrinde bu oyunu hazırlayarak, Yılmaz Güney’e 40 yıl önce verdiğim sözü tutmaktan çok mutluyum” dedi.
Genel Sanat Yönetmeni Önder Özcan ise konuyla ilgili şunları söyledi: “Türk sinemasına ömrünü adamış, hemşerimiz Yılmaz Güney’in yazdığı bir eseri, kendisiyle beyaz perdede yıllarca çalışmış olan değerli yönetmen Ayşe Emel Mesci rejisiyle sahnelemek bizler için son derece önemli. Fransa’da ‘Duvar’ filminin setinde Yılmaz Güney’in yönetmenimiz Ayşe Emel Mesci’ye bu romanı sahnede görmenin kendisi için önemli olduğunu anlatması ve o günlerden bugüne geldiğimizde, bizler tarafından Adana Şehir Tiyatrolarında sahnelenmesi çok anlamlı. Adana Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Zeydan Karalar’a sanata verdiği desteklerden dolayı çok teşekkür ediyorum.”
Halil Ergün ile birlikte izlediği oyunun ardından sahnede tiyatroculara ve yönetmen Ayşe Emel Mesci’ye çiçek veren Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, memleketi Adana ve Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları adına gururlandığını söyledi ve çok başarılı bulduğu kadroya teşekkür etti.
Oyuncu Halil Ergün de Yılmaz Güney’in eseri üzerinden böylesine muhteşem bir oyunun sahnelenmesinden çok etkilendiğini söyledi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°