YÖK’E “ÇÖZÜM ÖNERİSİ”
Manşet Haber 19.08.2016 23:59:00 0

YÖK’E “ÇÖZÜM ÖNERİSİ”

YÖK’E “ÇÖZÜM ÖNERİSİ”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), 15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlatılan bir dizi güvenlik önlemi ve idari uygulamalar kapsamında kapatılan vakıf üniversiteleri ve yüksek öğretim kurumlarından açığa alınan akademik ve idari personel ile ilgili yaşanan sorunların çözümüne ilişkin ilkesel çerçeve önerisi sundu.

MHP’li akademisyen milletvekillerinden oluşan bir heyet, Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan vakıf yükseköğretim kurumlarına yönelik alınan kararlar ve yükseköğretimde yaşanan gelişmeleri değerlendirmek üzere Yükseköğretim Kurulu Başkanı (YÖK) Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç’ı ziyaret ettiler.

MHP TBMM Grubu adına gerçekleştirilen ziyarette MHP Genel Başkan Yardımcısı Adana Milletvekili Prof. Dr. Mevlüt Karakaya, MHP Erzurum Milletvekili Prof. Dr. Kamil Aydın, MHP Antalya Milletvekili Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul ve MHP Osmaniye Milletvekili Doç. Dr. Ruhi Ersoy hazır bulundu.

4 SAYFALIK ÖNERİ DOSYASImhp_yok ziyaret (1)

MHP heyetinin, YÖK’e sunduğu 4 sayfalık öneride, önce “Türkiye’nin güvenlik ve bekasını temin ve takviye etmek öncelikle devletin en temel görevidir. Bu maksatla gerekli ve aciliyeti olan yasal veya idari tasarrufların sırasıyla ve süratle alınması kaçınılmaz, ertelenemez, tehir edilemez bir zorunluluktur” tespiti paylaştı.

EŞ ZAMANLI MÜCADELE EDİLMELİ

MHP’nin önerisinde, yüksek öğretim kurumlarında eğitimi engelleyen ve zaman zaman terör estiren başta PKK olmak üzere bütün terör örgütlerine karşı eşzamanlı mücadele istendi.

Öneride “Milliyetçi Hareket Partisi olarak temel ilkemiz devletin, tüm kamu kurumları ile birlikte yükseköğretim kurumlarında da başta FETÖ ve PKK olmak üzere her türlü terör örgütleri ve illegal yapılanmalarla eş zamanlı olarak sonuna kadar mücadele etmesi ve bu yapılanmaların kökünü kazımasıdır.” ifadesi yer aldı.

“TEMKİNLİLİK” VURGUSU

“Mücadelede temkinlilik ilkesi esas olmalıdır” denilen öneri “Ancak bu ilke, hiçbir suretle ülkede istikrarsızlığa katkı verecek, mücadeleleri sulandıracak, adalet duygusunu zedeleyecek ve yeni mağdur kitleleri oluşturacak biçimde kullanılmamalıdır. Devletin ana vasfı intikamcı davranmaması, kin ve garezle önüne gelene suç isnat etmemesidir. Hukukun üstünlüğüne riayet ve demokrasinin kılavuzluğuna bağlılık şu sıralar en çok gözetilmesi ve dikkat edilmesi gereken erdemler arasındadır.” şeklinde devam etti.

VAKIF ÜNİVERSİTELERİ…

“Kapatılan Vakıf Üniversitelerine İlişkin Sorunların Çözümü” başlığı altında ise  “Kapatılan üniversitelerde okuyan öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun FETÖ ile organik bağı olmadığı göz önünde bulundurulursa oluşabilecek mağduriyetin gerek FETÖ tarafından gerekse farklı siyasal söylemlerle Devlete karşı yeni bir muhalefet dalgası oluşmaması konusunda azami gayret sarf edilmelidir.” uyarısında bulunuldu.

ÖNERİ DOSYASINDAN BAZI BAŞLIKLAR

-YÖK tarafından düşünülen ÖSYM giriş puanlarına göre yerleştirme çözümünün belirlenen krîterler ve muhtemel olasılıklar dikkate alınarak öncelikle bir simûlasyonu yapılmalıdır.

-Yerleştirmenin yapılacağı üniversitelerde oluşacak yoğunluklar yeni sorunlara neden olmamalıdır.

-Farklılıkların neden olabileceği intibak sorunları ve buna bağlı yıl kayıpları göz ardı edilmemelidir.

-Sorunun çözüme kavuşması sürecinde öğrencilerin ailelerinin yanında ve üniversite okumak için tercih ettikleri şu an eğitim için bulundukları şehirlerde eğitim görme taleplerinin karşılanması önceliğimizdir.

-Özel öğrenci statüsünde başka bir üniversiteden ders alınması durumunda alınan ders kredisine göre bir ücret ödemesi hali öğrenci ve aileleri için ilave bir mali külfet getirmemelidir.

-Öğrenciler kapatılan üniversitelerin bulunduğu illerdeki mevcut bir garantör/hami üniversiteye toplu veya fakülte ya da bölüm bazında devredilebilir.

AÇIĞA ALINAN AKADEMİK VE İDARİ PERSONEL

-Açığa alınmalarda genel nitelikli tek kriterin başka ölçütler ve somut delillerle de desteklenmesi adaletli bir davranış biçimi olacaktır.

-Eylül ayından itibaren üniversitelerimizin açılacağını da dikkate aldığımızda eğitim ve öğretim faaliyetlerinin aksamaması ve bundan daha önemli olan ve telafisi mümkün olmayacak mağduriyetlerin önlenmesi için bir an önce açığa alınmalarla ilgili yapılan itirazlar değerlendirilmeli ve sonuca bağlanmalıdır. Gerekiyorsa “izleme” biçiminde bir yol takip edilmelidir.

-Açığa alınmalarla ilgili olarak üniversitelerde oluşturulan komisyonlarla ilgili veya komisyonlarda görev alan belli şahsiyetler üzerinde önemli sayılarda şikâyetler siyaset kurumu olarak bizlere intikal ettirilmektedir. Geçmişteki kin ve garezler böyle ciddi bir konu üzerinden bir hesaplama aracı olarak kullanılmasına müsaade edilmemelidir.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°