5 buçuk aydır tutuklu bulunan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın avukatları, ilgili mahkemenin 9 Aralık 2025 tarihinde aldığı; tutukluluk halinin devamı kararına itiraz ettiler.
İtiraz dilekçesinde; kararda, “kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunduğu (tape kayıtları, bilirkişi raporu, Masak raporu, HTS kayıtları) ifade edilmiş ise de Zeydan Karalar’la ilgili iddiada delil olarak ileri sürülen; tape kaydı, bilirkişi raporu ya da Masak raporu bulunmamaktadır. Yine bu dosyada müvekkilin isminin geçtiği ve/veya doğrudan müvekkili ilgilendiren hiçbir HTS kaydı da bulunmamaktadır. Dolayısıyla gerekçeden ve delilden yoksun tutukluluğun devamı kararı hukuka aykırıdır” şeklinde somut tespit yapıldı.
Avukatların ilgili mahkemeye yaptığı itiraz dilekçesi şöyle:
İSTANBUL 1. AĞIR CEZA MAHKEMESİNE
DOSYA NO : 2025/364 E.
SANIK : Zeydan KARALAR
MÜDAFİLERİ : Av. Battal ÖZER- Av. Sertaç KÖSE
KONU : 09.12.2025 tarihli tutukluluk halinin devamı kararına itiraz dilekçesidir.
AÇIKLAMALAR :
Sayın mahkemece 09.12.2025 tarihinde duruşmasız ve dosya üzerinden gerçekleştirilen tutukluluk incelemesi
neticesinde, 08.07.2025 tarihinde irtikap iddiası üzerine tutuklanan ancak rüşvet suçu iddiasıyla hakkında dava
açılan müvekkil Zeydan KARALAR'ın tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir.
Dosya kapsamı ile uyuşmayan, gerekçesi hukuka aykırı bu karar aleyhine itiraz yasa yoluna başvurmaktayız.
Dosyada yer alan 34 tutuklu sanığın her birinin farklı olaya bağlı suç isnadı altında olmasına ve her bir sanığın
hukuki ve kişisel durumunun farklı olmasına rağmen, gerekçe bireyselleştirilmemiş, müvekkilin hukuki ve kişisel
durumundaki farklılık gözetilmemiştir.
Kararda "kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunduğu (tape kayıtları, bilirkişi raporu,
Masak raporu, HTS kayıtları)" ifade edilmiş ise de müvekkille ilgili iddiada delil olarak ileri sürülen
(iddianame 61. olay) tape kaydı, bilirkişi raporu ya da MASAK raporu bulunmamaktadır. Yine bu dosyada
müvekkilin isminin geçtiği ve/veya doğrudan müvekkili ilgilendiren hiçbir HTS kaydı da bulunmamaktadır.
Dolayısıyla gerekçeden ve delilden yoksun tutukluluğun devamı kararı hukuka aykırıdır.
05.12.2025 tarihli dilekçemizde detaylıca ifade ettiğimiz üzere; mahkemenin fiziki dosyasının içinde tespit edilen;
"2-) SEYHAN BELEDİYESİ" başlıklı imzasız metinler kurgulanmış iftiranın delilidir.
İçeriği sanık Baki Nugay'ın söylemi olan bu yazılı metinlerden kısa olanında 'Özcan Zenger'in Baki Nugay ile
görüştüğü ve para talep ettiği' öne sürülmüşken, uzun olanında bu kez 'Baki Nugay'ın çeşitli defalar Zeydan
Karalar ile görüştüğü' iddia edilmiştir. Bu metinler sanık Baki Nugay'ın sözde etkin pişmanlık ifadesi öncesinde
iftira antrenmanı yaptığını, farklı kurgular üzerinde çalıştığını kanıtlamaktadır. Sanık Baki Nugay'ın 16.06.2025
tarihli sözde etkin pişmanlık ifadesi bu iki metnin birleştirilmesinden oluşmuş olmakla birlikte, kısa olanda yer
alan ''Özcan Zenger'le ilgili kısım'' çıkarılmış, uzun olandaki “çeşitli defalar görüşme" iddiası değiştirilip
“tekile" indirilmiş, “belirli bir meblağ” ibaresi de “her ay belli bir miktarın ödenmesi” şeklinde değiştirilmiştir.
Bu imzasız metinler sanık Baki Nugay tarafından hazırlanmamış ise kimin hazırladığı sorusunun cevabı da
kurgusal iftirayı göz önüne sermekte ve bu halde; söz konusu beyanların Baki Nugay'ın iradesini yansıtmadığını ve
kendisine dayatılan bir iftira metni olduğunu kanıtlamak için yeterli olmaktadır.
"2-) SEYHAN BELEDİYESİ" başlıklı iki metnin içeriklerinin birbirinden ve savcılık ifadesinden tamamen farklı
olması kurgulanmış iftirayı kanıtlamasına rağmen dilekçemizde yer verdiğimiz diğer deliller gibi bu delil de
tutukluluk incelemesinde dikkate alınmamıştır.
Kurgulanmış iftira yukarıda yer verdiğimiz taslakların yanı sıra dosyada yer alan birçok delille açığa çıkmıştır;
Dosya kapsamındaki HTS kayıtlarının Yargıtayca delil olarak kabul edilmediğini ve ilgili kayıtların hiçbirinin
müvekkil ile ilgili olmadığını, bu kayıtlarda müvekkilin isminin dahi geçmediğini vurgulamakla birlikte;
tarafımızca yapılan incelemelerde ilgili HTS kayıtları ile isnat edilen fiiller arasında dahi izahı mümkün olmayan
çelişkiler bulunduğu tespit edilmiştir. Baki Nugay, Tekin Sönmez ve Adnan Tan Dehnioğlu'nun her üçü de savcılık
ifadelerinde tüm ödemelerin Tekin Sönmez tarafından belediye personeli Özcan Zenger'e elden yapıldığını iddia
etmiş olmalarına karşın, ödeme iddialarının bulunduğu 13.4.2018 ve 7.3.2019 tarihlerinde Tekin Sönmez'in, Özcan
Zenger ile aynışehirde dahi olmadığı tespit edilmiştir.
Yine Baki Nugay, Tekin Sönmez ve Adnan Tan Dehnioğlu'nun ifadeleri kapsamında; dosyada yer alan 11 hesap
hareketinin her biri için ayrı ayrı "Adnan veya Hamit tarafından para çekilmesi -> Tekin'in parayı çektiği iddia
edilen kişi(Hamit veya Adnan) ile buluşması -> Tekin'in, parayı teslim aldığı iddia edilen Özcan Zenger ile
buluşması" şeklindeki kronolojik sürecin gerçekleşmesi beklenmeli iken, olayların birçoğunda bu kurgunun
gerçekleşmesinin dahi fiziken mümkün olmadığı açıkça anlaşılmaktadır.
Sanık Baki Nugay'ın 16.01.2025 tarihli “kimseye rüşvet vermedim, rüşvete aracılık yapmadım” ve "Aziz İhsan
Aktaş ile aramızda resmi ya da gayriresmi ortaklık yoktur" ifadesinden 5 ay sonra tutukluluktan kurtulmak için
verdiği ve önceki ifadesinin tam zıttı olan “hak ediş ödemelerini alamadığı için para vermek zorunda kaldığı” ve
"belediye personeline yapılan tüm ödemelerin sanık Tekin Sönmez tarafından ilgili personele teslim edildiği ve
HTS kayıtlarının uyuşacağı" iddiasına, soruşturma savcısı tarafından itibar edilmemiş, bu kişinin beyanlarının
samimi ve güvenilir olmadığı tescillenmiştir. Tarafımızca, ilgili şirketin hak ediş ödemelerini her zaman eksiksiz
ve düzenli aldığının, HTS kayıtlarının bu kişinin beyanları ile tezat olduğunun delilleri ile birlikte ortaya
konulması sonrası bu kişinin sözde etkin pişmanlık ifadesinin esasen iftiradan ibaret olduğu açığa kavuşmuştur.
Baki Nugay'ı kurtarma çabasında olan Hamit Ünal'ın savcılık ifadesi dahi kurgunun ve iftiranın kanıtıdır.
Ancak ne yazık ki, hemen hiçbir beyanına itibar edilmeyen ve 05.01.2025 tarihli kolluk ifadesinde ikamet ettiği
konutun adresini dahi hatırlamadığını beyan eden bu şahsın ifadesine itibar edilmediği C.Savcılığınca da
tescillenmiş olmasına rağmen, iddia değişik bir varsayımla dava haline dönüştürülmüştür.
Baki Nugay'ın neredeyse her beyanı bir öncekini çürütür ölçüde çelişkili olmasına karşın bu kişi ile ilgili itibar
edilen tek husus, müvekkile yönelik suç atma iradesi olmuş; bu kişinin beyanındaki çelişkiler ve boşluklar,
dosyada bunlarla uyumlu delil bulunmamasına karşın yeni varsayım ve terditli isnat ile giderilmeye çalışılmıştır.
Nitekim sözde etkin pişmanlık beyanı verenlerin dahi bu konuda hiçbir iddiası olmamasına rağmen, ''hak edişlerle
ilgili irtikap iddiası''; ''ilerde ihale alma amacına yönelik rüşvet'' suçlamasına döndürülmüş; sanık Tekin'in,
ödeme yaptığı iddia edilen tarihlerde aynı şehirde olmadığının tespiti ile iftira ve yalanının ortaya çıkması üzerine;
tamamının ifadesinin aksine olarak bu ödemeleri sanık Adnan'ın yaptığı varsayımı ile iddia bir kez daha
değiştirilerek ileri sürülmüştür.
Ancak bu kez de 23.5.2016 tarihinde imzalanan 36 ay süreli sözleşme kapsamında işlerini yürüten ve tüm hak
edişlerini eksiksiz ve zamanında alan bir şirketin, sözleşmeden 18 ay sonra, 17.11.2017 tarihinde "durup dururken
neden rüşvet ödemesi yapmaya başladığı"; sözde düzenli rüşvet ödemesinin ''2018 yılının son 6 ayında neden
yapılmadığı'' ve müvekkilin Aralık 2018 itibariyle Seyhan Belediyesi'nden ayrılacağı kesinleşmiş iken, en erken
2019 yılı Mayıs ayından sonra yapılabilecek yeni ihale için ''2019 yılı Ocak, Şubat ve Mart aylarında neden sözde
rüşvet ödemesi yapıldığı" iddialarının kabul edilemezliğinin farkında olunmamıştır.
C.Savcılığının irtikap suçu için yeterli şüphe bulamayıp iddiasını -savunma dahi almaksızın- rüşvet suçlamasına
çevirdiği müvekkil hakkında, yargılanmadığı irtikap suçuna ilişkin "kuvvetli suç şüphesi" gerekçesiyle
tutukluluğunun devamına karar verilmiştir.
İddia edilen suç tarihinin 7.3.2019 tarihi öncesi olması nedeniyle Ceza İnfaz Yasası’na 14.4.2020 tarihli 7242
sayılı kanunun 52. maddesi ile eklenen geçici 6 vd. maddelerin müvekkil lehinde olduğu gerekçede gözetilmemiş,
adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağına dair somut bir olguda gösterilmemiştir.
İsmi Adana ile özdeşleşen müvekkil hakkında somut bir neden olmaksızın kaçma şüphesinden bahsetmek her
haldeki hukuki bir gerekçe olarak kabul edilemez.
İddiadaki sevk maddesi ve infaz rejimine ilişkin mevzuat dikkate alındığında tutukluluk tedbirinin ölçülü
olduğundan söz edebilmek imkanı da bulunmamaktadır.
NETİCE VE TALEP : 09.12.2025 tarihli tutukluluk halinin devamı kararına itirazımızın kabulü ile
müvekkilin bihakkın ya da adli kontrolle tahliyesine karar verilmesini; aksi halde dilekçemizin İstanbul 2. Ağır
Ceza Mahkemesine gönderilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz.15.12.2025
Zeydan KARALAR Müdafiileri
Av. Battal ÖZER & Av. Sertaç KÖSE