“HAKSIZ YERE İTHAM EDİLİYORUZ”
Manşet Haber 15.10.2019 15:07:22 0

“HAKSIZ YERE İTHAM EDİLİYORUZ”

“HAKSIZ YERE İTHAM EDİLİYORUZ”

Adana Kasaplar Odası Başkanı Murat Saruhan Yağmur, Gıda Satıcıları Derneği Başkanı Müslüm Gündoğdu, Kardeşler Bolkepçe sahibi Mustafa
Dağoğlu ve Fırat Cafe sahibi Cihan Katırcı adına kardeşi Özcan Katırcı, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Sosyal Tesisleri’nde basın
açıklaması düzenledi.
Tarım ve Orman Bakanlığı, internet sitesinden taklit ve hileli olduğu tespit edilen toplam 618 firmaya ait 1211 parti ürünü satan firmaları
ifşa etti. Sahtecilik yapılan ürünün, 130'u İstanbul'da, 123'ü İzmir'de ve 101'i Adana'da bulundu.
Listede yer alan birçok firmanın haksız yere mağdur edildiğini, listenin alelacele düzenlenerek, birçok firma hakkında yanlış ithamlarda bulunulduğuna dikkat çeken katılımcılar, Tarım Bakanlığı’na tepki gösterdi.
“ADANA’YI LEKELEMEYE HAKKINIZ YOK”
Tarım Bakanlığı tarafından 12 Ekim 2019 Cumartesi günü internet sitesinden yayınlanan listeye tepki gösteren Kasaplar Odası Başkanı
Saruhan Yağmur, “Adana’yı lekelemeye kimsenin hakkı yoktur. Oda olarak denetimlerimiz sık sık devam etmektedir. 2016 yılında çıkan haberler
yayılıyor, bu güne denk getiriliyor.. Dün olduğu gibi bugünde esnaflarımızın yanındayım. Türkiye’de 2 bıçak kullanıyor. Biri tavuk,
diğeri et bıçağı. Tavuk bıçağını ete değdirirseniz ona kanatlı hayvan geçer. Etin bıçağını tavuğa değdirirseniz ise onda et olarak geçer.
Bundan dolayı bir firmada kanatlı hayvan bulunmuş diyor. Tavuk bıçağını adam unutuyor koyun ve dana etinde kullanıyor bu sebepten
denetimde kanatlı hayvan bulunmuş gözüküyor. Buna da kimse engel olamıyor. Et ve tavuklar denetimimiz altında. Adana Valisi Mahmut
Demirtaş bize talimat verdi onun doğrultusunda denetimlerimiz sürekli devam ediyor. 2016 yılında yapılmış denetimlerin Adana Lezzet
Festivali’nden sonra açıklanması düşündürücüdür.” dedi.
“KLAVYE KAHRAMANLIĞI YAPMAYIN”
Sosyal medyada yayılan haber ve yorumlara tepki gösteren Gıda Satıcıları Derneği Başkanı Müslüm Gündoğdu “Klavye kahramanlığı ile
kimse bir yere gelemez” dedi.
Gündoğdu,  “Ekonomimizin daraldığı, bir çok firmanın zorlukla ayakta kaldığı günümüzde, küçük esnafı yıpratmamak gerekiyor. Bugün her
esnafımızın yanında 50-60 personel çalışıyor. Bu insanlar evlerine ekmek götürüyor. Bilgi sahibi olmadan fikir üretmeye çalışan, her
söylenene inanan, herkese kara çalmaya çalışan bir çok insanın yaptığı algılar haliyle tüketicileri olumsuz etkiliyor. Yalan yanlış, bilgi
kirliliği de eklenince tüketiciler söylenenlere inanıyor, yemekten tiksiniyor. Klavye kahramanlığı ile kimse bir yerlere gelemez. İşini
hakkıyla yapmayıp kendini sosyal medyada parlatan kebapçılar var. Haksız rekabet en başta o sektörde faaliyet gösteren tüm kurumları
olumsuz etkiler. Oda olarak denetimlerimizi aralıksız olarak sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı.
“LİSTEDEKİ BOLKEPÇE BİZ DEĞİLİZ”
Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nde yapılan toplantıya katılan Kardeşler Bolkepçe Et Lokantası’nın sahibi Mustafa Dağoğlu da, listede dana ve
kuzu kıyma harcı içerisinde kanatlı eti tespit edilen Bolkepçe Kebap’ın kendilerine ait olmadığını belirterek, “Biz Kardeşler
Bolkepçe’yiz. Bolkepçe adı geçince Adana’da direk bizi biliyorlar. Biz o ismimizi kullanan şahsı mahkemeye verdik ve tazminat davası da
açtık. Bizim şu anda 3 şubemiz var. Listede adı geçen adamla hiçbir bağlantımız yok” diye konuştu.
“ZAMANLAMA MANİDAR”
Fırat Cafe sahibi Cihan Katırcı adına konuşan kardeşi Özcan Katırcı da yaptığı konuşmada, “Adana olarak son yıllarda festivalylerle,
güzelliklerle anılıyoruz. Ama her nedense düzenlenen her Lezzet Festivali’nin ardından böylesi ithamlar yapılıyor. Bana göre zamanlama
manidar” diye konuştu.
Özcan Katırcı, “Marka olarak kurumsallaşmış bulunmaktayız. Bulunduğumuz yere kolay gelmedik. Tüketiciler ürünlerimizden memnun
kaldığı için uzun yılları geride bıraktık. Kurumsal kimliğimize yönelik bu ithamı kabul etmiyoruz. Nedense Adana; her Lezzet
Festivali’nden sonra böyle ithamlarla suçlanıyor. Bıçaktan bıçağa geçebiliyor. Tavuk döneri kesen adam bıçağı silmeyip et döneri kesiyor
öyle geçiyor. Tezgâhını silmiyor bıçak orada kalıyor oradan geçmiş oluyor. Elbette böyle olması istenmez. Ancak bunu fırsat bilip
firmaları karalamak en başta ülke ekonomisine zarar vermektir” dedi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°