Halkçı Devrimi Mutlaka Yapacağız
Manşet Haber 31.03.2013 12:20:57 0

Halkçı Devrimi Mutlaka Yapacağız

Halkçı Devrimi Mutlaka Yapacağız

gokce_chppmgokce_piskin1 CHP Parti Meclisi üyesi Gökçe Pişkin, Halkına yabancılaşmış iktidarın,  iyimser tablolar çizdiğini, vatandaşın parasızlık nedeniyle kızlarını, çocuklarını okuldan almak zorunda kaldığını söyledi.

Adana İl Kadın Kolu Başkanı Rukiye Alpay Cinkılıç ve beraberindeki Kadın Kolları yöneticileri ile İmamoğlu ilçesinde esnaf ve vatandaşlarla görüşerek sorunlarını dinleyen CHP Parti Meclisi üyesi Gökçe Pişkin, İmamoğlu sokaklarındaki gerçek sorunların ekonomi temelli olduğunu vurguladı. Esnafların siftah yapmadan günlerce dükkânlarına gelip gittiğini belirten Pişkin sözlerine şöyle devam etti:

ESNAF SİFTAH YAPAMIYOR

“İmamoğlu'ndaki sorunlar, hatalı tarım politikalarından doğmuştur. Bu politikalar verimli tarım arazilerinin imara açılmasından tutun, tarıma yapılan yetersiz destekten, mazotun ateş pahası olmasından kaynaklanan sorunlardır. Çiftçinin geliri yetersiz olunca, esnaf günlerce siftah yapmadan dükkân kapatıyor. Uludağ'da ekonominin çok iyi seviyede olduğunu söyleyenler, kredi notlarının yükselmesiyle sevinenler Adana'nın İmamoğlu İlçesindeki çiftçisini, esnafını unuttular.Büyümeyi halkla paylaşmayan ve halkına yabancılaşan iktidar, hep iyimser tablolar çiziyor oysa gerçek işte İmamoğlu sokaklarında.'

UMUT VE KURTULUŞ CHP’DE

CHP PM Üyesi Gökçe Pişkin, İmamoğlu’ndaki bir çiftçinin 'mazot fiyatları el yakıyor', bir esnafın ise ' Param olmadığı için, kızımı üniversiteden almak zorunda kaldım' demesi  üzerine, 'Mazot çiftçi için 1.5 lira olacak dedik. Bugünde bunun arkasındayız. Kız çocuklarının okuması memleket meselesidir. Çiftçinin de esnafın da genç kızların da umudu ve kurtuluşu CHP'dir.” Şeklinde konuştu.

HALKÇI DEVRİMİ YAPACAĞIZ

Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Milletvekilleri ile parti yönetiminin Anadolu gezilerini sürdürdüğünü ifade eden CHP PM Üyesi Gökçe Pişkin,  “Yanlış politikalar nedeniyle sefalete sürüklenen kitleleri örgütleyerek önce yerel sonra genel iktidarı alacağız. Cumhuriyet Halk Partisi’nin güçlü sosyal demokrat politikaları, canla başla çalışan kadın ve gençlik örgütlerimizle Halkçı Devrimi mutlaka gerçekleştireceğiz.” şeklinde konuştu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°