HALKIN SEVİYESİNE İNMEK(!)

HALKIN SEVİYESİNE İNMEK(!)



İnelim inmesine de bu seviye neresidir?
Nerede başlar, nerede biter?
Batı 1500 lerderönesansı, yani yeniden doğuş sürecini başlatırken bu süreç bizde tam 500 yıl sonra başlayabilmişti.
Bu dönemde Osmanlı ulemaları matbaanın gelişini tam üçyüz yıl geciktirmişlerdi.
29 Ekim 1923, Cumhuriyet ilan edildiğinde halkımız cehaletin kör kuyusunda yılanlarla, çıyanlarla, sülüklerle birlikte ömrünü tüketiyordu.
Bu kuyu zifiri karanlıktı, güneş yüzü görmemişti. Bu kuyuda halk zavallı, edilgen, vur ekmeğini elinden al ve biçare bir vaziyette yaşam savaşı veriyordu.
Bu kuyudan radikal kararlarla, ancak ve ancak bir devrimle çıkılabilirdi. Ve Cumhuriyetin kurucuları da onu yaptı.
İsviçre’den alınan Medeni kanunun gerekçesinde;“Çağcıl uygarlığı almak ve benimsemek kararıyla yürüyenTürk ulusu, çağcıl uygarlığı kendisine değil, çağcıl uygarlığın gereklerine her ne pahasına olursa olsun kendisi ayak uydurmak zorundadır.” deniyordu.
Peki böyle mi oldu?
Yasalar batıdan alınmıştı ama kafalar doğuluydu.
Yasalar, batıdaki beş yüz yıllık sürecin ürünüydü. Yasaları yorumlayacak yargıçlarımız ise medrese bakış açısıyla yetişmişlerdi. “Teori başka uygulama başkadır” gerekçesiyle yasalar özünden saptırıldı.
Din ve devleti yönetenler el ele verdiler, güçlerini birleştirdiler. Başka türlüsü de olamazdı zaten. Tarihte bir hakana, bir krala, bir devlete hizmet etmeyen hiçbir din ayakta kalamamıştır. Aynı şekilde bir dine yaslanmayan, ondan güç almayan hiçbir yönetim ya da yönetici de ayakta kalamamıştır.
Yukarıda Tanrı, aşağıda Tanrının yeryüzündeki temsilcisi olan papalık, krallık, padişahlık, vb. hikayelerlesömürü düzeni sürdürüldü.
Halkın seviyesi mi, dediniz?
O seviye ne kadar düşük olursa sömürü düzeninin sürmesi de o kadar kolaydı. Halk bu dünyada yönetenlerin geçim kaynağı olabilmesi için umudunu öbür dünyaya saklamalıydı.
Bu dünyada ballı börekleri yönetenler yemeli, halk ise iştahını, Huri ve Nuri umutlarını öbür dünyaya saklamalıydı.
Çağdaş, modern toplumların emek-sermaye ekseni üzerinde yürümesi gerekir iken, bakın bu güzel ve cennet ülkeye!
AKP din ve sünni mezhebi temeli üzerinde, MHP Türkçülük temeli üzerinde, HDP Kürtçülük temeli üzerinde politika yaparken halk bölünmüş, parçalanmış, kendi çıkarlarının farkında bile olmadan açlık, yoksulluk ve cehalet girdabında boğulurken, her geçen gün düşen bu seviyeye ulaşmak mümkün müdür?
Halk yalakalığı, halk dalkavukluğu ile bu seviyeye erişmek olası mıdır?
Ayrıca bir seviye kalmış mıdır ki o seviyeye inelim?
Dizi filmlerle, yukarıdan siyasi propagandalarla, ramazanda iftar programlarıyla, seviye mi bıraktılar ki biz o seviyeye inip halkla buluşalım?
Sınıf bilincinden yoksun bırakılan, emek-sermaye çatışmasından bihaber, patronların şeyh, yanlarında çalışanların mürit olduğu Türkiye’de bu seviye neresidir?
18 Kasım 2018
Mahmut TEBERİK

Mahmut TEBERİK

20.11.2018 11:21:41

YAZARLAR


KAYIP ALTIN KEMER ŞAMPİYON GÜREŞÇİDE

ULUSLARARASI FOTOĞRAFLAR ADANA TEPEBAĞ’DA GÖRÜCÜYE ÇIKTI

ÇALIŞANLAR ARTIK ‘RUH SAĞLIĞI İZNİ’ DE ALIYOR!

ABB BAŞKANI MEZUN OLDUĞU LİSAYİ ZİYARET ETTİ

TEKİN: MUHTARLARIMIZLA HİZMET SÖZLEŞMESİ YAPACAĞIZ

ADANA PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALI’NDA REKOR MERT DEMİR KONSERİNDE

BU BESİNLER, ALZHEİMER VE PARKİNSON RİSKİNİ AZALTIYOR!

"YANGINDAN MAL MI KAÇIRIYORSUNUZ?"

DÜNYA SANAT GÜNÜ’NDE ÜÇ SANATÇIYA ÖDÜL

İLACA ERİŞİM ENGELLENEMEZ!

BİRİKTİRME HASTALIĞI BELİRTİLERİ!

ADANA PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALINDA HER GÜN ETKİNLİK

A.KADİR KAÇAR YAZDI/ DDY ÇILDIRMIŞ OLMALI...

TARKAN, YARININ KÖYLERİ İÇİN ADANA’DA

“ŞİDDET EN YAKICI SORUN HALİNE GELDİ”

“SEYHANLILARA VERDİĞİMİZ SÖZÜ TUTACAĞIZ”

SEYHAN’DA AK PARTİ’DEN 3 İSİM MHP'DE