HASTANE ÇARŞAF VE YASTIK KILIFLARI KARACA’DAN
Manşet Haber 2.04.2020 12:54:20 0

HASTANE ÇARŞAF VE YASTIK KILIFLARI KARACA’DAN

HASTANE ÇARŞAF VE YASTIK KILIFLARI KARACA’DAN






Karaca Grup, Korona virüs salgınına karşı mücadeleye
destek için Türkiye’deki tüm devlet hastanelerinin yoğun bakım ünitelerine
çarşaf ve yastık kılıfı yaptırdı.





Dünyayı etkisi altına alan Korona Virüs (Covid-19 )’le
mücadeleye karşı önemli bir destek de Karaca Grup’tan geldi. Karaca Grup,
Türkiye’deki tüm devlet hastanelerinin yoğun bakım ünitelerindeki yataklar için
çarşaf ve yastık kılıfı yaptırdıklarını açıkladı.





Ülkemizde de ölümlere yol açan Covid– 19 salgınının
ortaya çıkarttığı olumsuzlukların önüne geçilebilmesi için Karaca Grup, devlet
hastanelerinin yoğun bakım ünitelerindeki yetişkin yatakları için çarşaf ve
yastık kılıfı yaptırarak destekte bulundu.





Karaca Grup’tan yapılan açıklama şöyle: “Karaca ailesi
olarak; dünyada ve ülkemizde yaşanan bu zor dönemde, birlik ve beraberlik ruhu
ile dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu biliyor ve bu mücadelemizde
haftalardır kahramanca durmaksızın çalışan başta Sağlık Bakanlığımız olmak
üzere tüm sağlık çalışanlarımıza gönülden teşekkür ediyoruz. Biz de üzerimize
düşen görevi yerine getirmek ve ülkemize destek olmak adına; Türkiye’deki tüm
devlet hastanelerinin yoğun bakım ünitelerindeki yetişkin yataklarına çarşaf ve
yastık kılıfı yaptırarak sağlık çalışanlarımızın ve milletimizin yanında
olduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Millet olarak, bu zor günleri de
elbirliğiyle, sevgiyle atlatacağız.”



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°