HAYVAN DEPRESYONU ÖNLÜYOR!
Manşet Haber 4.10.2016 16:59:13 0

HAYVAN DEPRESYONU ÖNLÜYOR!

HAYVAN DEPRESYONU ÖNLÜYOR!

Hayvan sevgisi, hayvanlarla kurulan iletişim ve güçlü bağ kişinin ruh sağlığını doğrudan etkiliyor. Uzmanlar, depresyon gibi ruhsal hastalıklardan yas ve kayıp süreçlerine kadar yaşanan pek çok zorlukla baş etmede hayvanların önemli katkıları olduğunu vurguluyor.
4 Ekim Hayvanları Koruma Günü, insanların hayvanlara sevgisini ve yaşam haklarına olan saygısını göstermelerinin yanı sıra bu konuda çalışan kurumlara destek olmaları için bir fırsat veriyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi’nden Uzman Psikolog Ecem Erkin, hayvanlarla kurduğumuz iletişimin psikolojimiz üzerinde olumlu etkileri olduğunu belirterek şunları söyledi:
HAYVANLAR BİRE BİR PSİKOLOJİYE ETKİ EDİYOR!SONY DSC
“Hayvanların insan psikolojisine bire bir etki sağladığını söylemek mümkün. Günümüzde artık birçok problemde hayvanlar terapi yöntemi olarak kullanılmaktadır. Hayvanlarla iletişim kurabilen bireylerde öz güven artışı ve buna bağlı olarak daha aktif bir sosyal yaşam gözlenmektedir.
KÖPEĞİ OLANLARDA OBEZİTE DAHA AZ GÖRÜLÜYOR!
Hayvanımızın ihtiyacı gereği günlük yapılan egzersizler ise birçok konuda faydalıdır. Örneğin köpek sahibi olanlarda obezite problemi daha az görülmektedir. Çocukluk çağında büyüdüğü ortamda hayvan olan bireylerin alerjiye karşı direnç geliştirdiği ve en önemlisi ise çağımızın en fazla görülen psikolojik rahatsızlıklarından biri olan depresyonu önlemesidir.
Hayvan depresyonu önlüyor!
Depresyonda en belirgin olan semptomlar, kişide isteksizlik, enerjisizlik, sosyal ortamlardan uzaklaşma ve mutsuzluktur. Bir hayvan bunları geçirmekte nasıl etkili olabilir? Bir köpek sahibi olarak şunu söylemeliyim ki enerjiniz yeterli olmasa bile günlük egzersizini yaptırmak için hayvanı gezdirmek gerekiyor, bunu isteksiz olsanız da yapıyorsunuz. Köpeğinizi gezdirmek sosyalleşmenizi de sağlıyor. Bu sayede tanımadığımız kişilerle iletişim kurabiliyorsunuz.”
İYİLEŞME SÜRECİNE KATKI SAĞLIYOR
Yapılan araştırmalarda hayvan sevgisi ve bakımının pek çok psikiyatrik bozuklukta, yas ve kayıp süreçlerinde kişinin iyileşme sürecine önemli katkıları olduğunun ortaya çıktığını belirten Erkin, “Özellikle yas sürecinde kişinin sorumluluklardan vazgeçmeme, sosyal uyumu iyileştirme ve yaşama bağlanma etkisine sahip olduğu kanıtlanmıştır. Hayvan sahibi olanlar bu süreçleri daha kolay atlatabilmektedir” diye konuştu.
Sahip olunan hayvanlarla kurulan bağın yalnızca sevgi alışverişi şeklinde olmadığını da belirten Erkin, “Aslında evde bakılan hayvanlar, birçok örnekte görüldüğü üzere ailenin bir ferdi olarak konumlandırırlar. Bu durumda kişilerin yaşamlarında değer verdikleri diğer canlıların kaybında olduğu gibi, hayvanlarını kaybetmeleri de benzer yas sürecine neden olmaktadır” diye konuştu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°