Manşet Haber 26.04.2020 13:05:29 0

'HAYVAN VE ET İTHALATINA SON 10 YILDA 8.5 MİLYAR DOLAR'

'HAYVAN VE ET İTHALATINA SON 10 YILDA 8.5 MİLYAR DOLAR'


Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, Türkiye'nin son 10 yılda hayvan ve et ithalatına 8.5 milyar dolar ödediğini belirterek, 'Yerli üretimi ve yetiştiricileri desteklemek yerine hayvan ithalatına gitmek sorunları çözmüyor, aksine daha da derinleştiriyor. İthalat yerine hayvancılık desteklensin, yetiştiricilerimiz para kazansın, yurttaşlarımız da uygun fiyata et tüketebilsin' dedi.
Koronavirüs salgını nedeniyle halk sağlığı kadar ülkemizde tarım ve hayvancılığın da tehdit altında olduğuna dikkat çeken Ayhan Barut, 'Bu olumsuz koşulların yanı sıra çiftçilerimiz yüksek üretim maliyetleri altında ezilirken, ürünleri para etmezken, hayvan yetiştiricilerimiz de sürekli artan girdi maliyetlerine rağmen yaşama tutunmaya çalışmaktadır. Bilindiği üzere hayvancılıkta bugün karşılaşılan en büyük sorun, yem başta olmak üzere girdi maliyetlerinin çok yüksek olmasıdır. Yem hammaddelerinin neredeyse yüzde 70'nin dışalım yolu ile karşılandığı, yem hammadde ve yem bitkileri üretim planlamasının eksikliği, destekleme miktarının yetersizliği göz önüne alındığında sorun açıkça ortada duruyor' diye konuştu.
Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) tarafından derlenen verileri paylaşan CHP Adana Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, şöyle devam etti:
'Ülkemizin 1960 yılında nüfusu 27 milyon 754 bin iken hayvan varlığımız 72 milyon 670 bindi ve kişi başına düşen hayvan sayısı 2.6 adetti. 2019 yılı verilerine göre ise nüfusu 83 milyona ulaşan ülkemizde toplam hayvan varlığı 68 milyon 67 bin 286 olarak görülüyor. Bu da demek oluyor ki kişi başına düşen hayvan sayısı sadece 0.82 adettir. Kişi başına 2.6 hayvan düşen 1960 yılında dışarıdan bir tane bile hayvan alınmamışken 2010-2019 yılları arasındaki son 10 yılda kesimlik ve besilik 5 milyon büyükbaş, 3 milyon küçükbaş olmak üzere 8 milyon baş hayvan ithal edilmiştir. Buna rağmen kişi başına düşen hayvan sayısı yine de 0.82 adete düşmüştür. Son 10 yıllık dönemde canlı hayvan ithalatına ek olarak yurtdışından 300 bin ton et alınmış, büyükbaş hayvan ve kırmızı et dışalımına toplam 8.1 milyar dolar ödenmiştir. Bu rakamlara küçükbaş ithalatına ödenen rakamlar da eklenince son 10 yılda 8.5 milyar dolarlık ithalat yapılmıştır.'
Hayvan ve et ithalatının, ülke hayvancılığını her geçen gün daha kötü bir noktaya götürdüğünü vurgulayan Barut, şunları kaydetti:
'Yapılan hayvan ve et ithalatı ile hayvancıkla uğraşanlar her geçen gün daha da zor duruma düşmekte ve sektörden çekilmeler olmaktadır. Gıda güvencesinin sağlanması, yurttaşlarımızın sağlıklı ve yeterli et tüketimi için ülkemizde hayvancılık koşulsuz desteklenmelidir. Hayvancılıkta ithalattan kurtulmak için yem başta olmak üzere tüm girdi maliyetlerini düşürmeye yönelik somut destekleme politikaları açıklanmalıdır. Yem bitkileri üretimini artırma kadar kaba yem üretimini de arttırıcı destekler hayvancılık destekleme paketinin içinde yer almalıdır. Hayvanların ihtiyacı olan yem hammaddelerinin yurt içinde üretiminin planlaması ve yem açığının kapanması, yeme dayalı yetiştiriciliğin yanında meralarımızın amacı dışında kullanımı önlenerek mera hayvancılığı imkanlarının yaygınlaştırılması, üretim, girdi temini ve pazarlama üçgenini kapsayacak nitelikte kooperatifleşme ağı kurulması, hayvan ıslah çalışmalarının ciddi anlamda hayata geçirilmesi gibi projeler açıklanmalıdır. En önemli sorun olan üretim maliyeti düşürülerek hayvancılık yapmak yetiştiricilere yeniden cazip kılınmalı, yetiştiricilerin zarar etmeyeceği ve kar marjının yüksek olacağı bir üretim ve pazarlama sistemi kurulmalı, kurulan bu sistem aynı zamanda tüketicinin de yeterli ete uygun fiyatla ulaşabileceği yapısal özellikler taşımalıdır.' 



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°