Hayvanların Haklarını YOK Sayan Siyasilere OY YOK!
Manşet Haber 28.04.2015 10:47:24 0

Hayvanların Haklarını YOK Sayan Siyasilere OY YOK!

Hayvanların Haklarını YOK Sayan Siyasilere OY YOK!

Adana(Ulus)--Hayvan severler Türkiye genelinde kampanya başlattı: Hayvanların Haklarını YOK Sayan Siyasilere OY YOK!

Anadolu, Marmara, Ege ve Hayvan Hakları Konfederasyonu Kurucular Kurulu tarafından yapılan ortak açıklamada, Hayvanları Koruma Kanun Tasarısının TBMM Genel Kurul'da beklediğine dikkat çekildi, “Bu yasa tasarısı mevcut hali ile bizi endişelendirecek pek çok maddeyi içermekte. Yüz binlerce hayvanın kaderi yeni TBMM üyelerinin iki dudağının arasında olacak. Bu nedenle, seçim öncesi tüm adaylara ulaşıp DOĞRU ÇÖZÜM yolları konusunda bilgilendirme yapmak ve taleplerimizi kendilerine iletmek istiyoruz. Hayvanların Haklarını Yok Sayan Siyasilere Oy Yok Diyoruz. Hayvanların Oy Hakkı Yok Ama Bizim Var diyoruz.” İfadelerine yer verildi.

Hayvan Hakları savunucuları adına yapılan  siyasi partilerin milletvekili adaylarına gönderilen ve medya ile de paylaşılan açıklama şöyle:

“SÖZ İSTİYORUZ!

2004 Yılınca TBMM de kabul edilen 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nun, özellikle hayvanlara yapılan işkence ve vahşeti suç saymaması, kabahat olarak tanımlaması nedeni ile yasadan beklenen iyileşmeler gerçekleşemedi.
Parti ayırımı olmadan belediyelerin önemli bir kısmı hala daha zehirleyip saatlerce kıvrandırıp öldürüyor, vuruyor, yarı canlı gömüyor, bakım evleri denilen ilkel ölüm kamplarında açlıktan ölümlere mahkum ediyor.
Kısırlaştırma yapmayı beceremeyen belediyeler, öldürmenin her türlüsünü bu hayvanlara reva görüyorlar.
Yeni dönem TBMM Milletvekilliği için adaysınız.

Öncelikli HAYATİ ÖNEM TAŞIYAN TALEBİMİZ, 'TBMM de bekleyen, 2004 yılında kabul edilen yasadaki hakları dahi kaybettiren YASA TASARISININ geri çekilerek, demokratik ortamda STK ların görüşleri dikkate alınarak YENİ BİR YASA TASARISI HAZIRLANMASINA' destek vermenizdir.

Bu bağlamda, seçilip meclise gittiğinizde aşağıdaki hususların takipçisi olacağınıza SÖZ VERMENİZİ istiyoruz.

1. YASANIN TCK KAPSAMINA ALINMASI: Hayvana vahşet ve işkence mevcut  yasada 'kabahat' olarak tanımlanıyor ve sadece para cezası veriliyor. Yasanın TCK kapsamına alınmasını talep ediyoruz.

2. BELEDİYE BAKIM EVLERİNİN ÖLÜM KAMPI OLMAKTAN KURTARILMASI: Belediye bakım evlerinin büyük çoğunluğu, tedavi, yemek ve bakımın olmadığı, hayvanların açlık ve hastalıkla gelen ölümlere teslim edildiği ölüm kampları halinde. Bu bakım evlerinin, belediyelerce STK lar ve gönüllüler ile işbirliği halinde gerçek anlamda Kısırlaştırma-Tedavi ve Bakım evlerine dönüşmesinin sağlanması için yasal düzenleme talep ediyoruz. Görevini yapmayan, öldüren zehirleyen belediyeler için yasal yaptırımlar getirilmelidir.

3. HAYVANAT BAHÇELERİNE YASAK GETİRİLMESİ: Yeni hayvanat bahçeleri açılmasının yasaklanması, mevcutların koşullarının düzeltilmesi, üretim ve yurt dışından hayvan getirtilmesinin engellenmesini talep ediyoruz. Hayvanlar insanların eğlencesi olmamalıdır.

4. YUNUS PARKLARININ YASAKLANMASI: Saatte 60-70 km hız yapabilen okyanusların özgür hayvanları olan yunusların daracık havuzlara hapsedilmesinin yasaklanması, orada vatandaşların bilimsel temeli olmayan tedavi vaatleri ile aldatılmalarının önlenmesini talep ediyoruz. Mevcut yunus parkları kapatılmalı, yeni parklar açılmasına izin verilmemelidir.

5. SİRKLERİN YASAKLANMASI: Sirklerdeki hayvanların çivili ve elektrikli sopalar ile çoğu kez işkence altında eğitilmeleri nedeni ile, sirkler tamamen yasaklanmalıdır. Çocuklarımıza hayvanların komik hareketler yapıp güldüren eşyalar değil, yaşam haklarına saygı duyulması gereken canlılar olduğunu öğretirken, sirkler kötü örnek olmaktadır.

6. HAYVANLAR ÜZERİNDE DENEY YAPILMAMASI İÇİN ÇALIŞMALAR YAPILMASI: Biz hamsterler, tavşanlar, domuzlar gibi hayvanları 'işkenceli deneylerden' kurtarmaya çalışırken, sahipsiz kedi ve köpeklerimiz üzerinde de deney yapılmasının yasaya konmasına ilişkin çaba ve gayretlere üzülerek şahit oluyoruz. Tamamen makale yazmaya yönelik olarak bu hayvanlar üzerinde deney yapılmaktadır. Sahipsiz hayvanlar asla deney kapsamında olmamalı, diğer hayvanlar üzerindeki deneyler de laboratuvar koşullarında dokular üzerinde yapılacak şekilde uygulamalar getirilmelidir.

7. ORMAN SU İŞLERİ BAKANLIĞININ KADRO VE EKİPMAN OLARAK GÜÇLENDİRİLMESİ: Hayvanları Koruma Kanunu uygulama yetkisinin verildiği Hayvanları Koruma Kanunu'nun mevcut maddeleri de uygulanmıyor. Çünkü, Orman Su İşleri Bakanlığının şehirlerde yeterli kadrosu, araç ve ekipmanı yok. Bakanlık her bakımdan güçlendirilmelidir. Sahipsiz hayvanlara yönelik ayrı bir genel müdürlük kurulmalıdır.

8. TOPLAMA ÇÖZÜM DEĞİL. KISIRLAŞTIRMA TEŞVİK EDİLMELİ: Sokaktaki hayvanların sayısının kontrol altına alınması, onların toplanarak devasa ölüm kamplarına konması ile mümkün olmaz. Çünkü toplanan hayvanların yerine kalanlar daha hızlı üreme ile doldururlar. Sayının kontrol altında alınması, kısırlaştırmanın seferberlik şeklinde yapılması, ithalatın ve kaçak girişlerin durdurulması, peshoplar ve üretim çiftliklerinde kaçak ve yasal üretimin durdurulması ile mümkün olabilir. Bunlar sağlanmalıdır. Yeni yasada toplama asla olmamalıdır.

9. DOĞALARINDA İNSANLA BİRLİKTE YAŞAMAK OLAN KÖPEKLERİN KONMASI İÇİN DEVASA BAKIM EVLERİNİN ÖLÜM KAMPI OLACAĞI BİLİNMELİDİR. Bunun yerine küçük ölçekli kısırlaştırma merkezleri yapılmalıdır. Sakat ve mağdur hayvanlar için de kalıcı bakım merkezleri yapılmalıdır. Toplama ile boşaltılan yerlere en kısa zamanda daha çok sayıda hayvanın üreyerek veya başka yerden gelerek boşluğu dolduracağı bilinmelidir.

9. TEHLİKELİ HAYVAN TABİRİ YASADA YER ALMAMALIDIR: Yasaklı ırk tabir edilen köpekler yıllardır belediye barınaklarında metrelik hücrelere tıkılmış durumda acı içinde can vermektedirler. Tehlikeli ırk yoktur, tehlikleli sahip vardır. Bu nedenle güçlü köpeklerin sahiplenilmesinde ciddi kriterler getirilmeli, üretim kontrol altına alınmalıdır. Yasa çıkıncaya kadar, barınaklarda hapis bulunan pitbull lar bakanlık genelgesi ile, koşullar getirilerek kayyum olarak geçici sahiplendirme ile bu zulümden kurtarılmalıdır.
10. DÖVÜŞLERE KARŞI ADLİ İDARİ TEDBİRLER ALINMALIDIR. Dövüşlere çoğu kez emniyet makamlarınca da göz yumulmaktadır. Dövüşlere karşı ciddi adli idari tedbir alınmalıdır.
11. İNTERNET ORTAMINDA ÜRETİM DÖVÜŞ SATIŞ SİTELERİ İÇİN CİDDİ TEDBİRLER ALINMALIDIR. İnternet ortamında dövüş, tehlikeli sayılan ırkların üretimi ve kaçak üretim binlerce sayfada serbestçe yapılmaktadır. Bunun önlenmesi ve kontrol altına alınması için ayrı bir birim kurulmalı, yasal yaptırımlar getirilmelidir.

12. BELEDİYELER VE KURUMLAR GÖNÜLLÜ VE STK LAR İLE HAYVAN HAKLARINDA DAHA AKTİF ÇALIŞMALAR YAPMALIDIR. Belediyeler ve kurumların hayvan haklarındaki gönüllü ve STK lar ile daha etkin iletişim içinde olması sağlanmalıdır. Belediye bakım evlerine çalışmak üzere kadınların ve hayvan sever kişilerin işe alınması teşvik edilmelidir.

13. OKUL MÜFREDATLARINA HAYVAN SEVGİSİ VE MERHAMET DERSİ: Okul müfredatlarına 'merhamet ve hayvan sevgisi' konusunun ders olarak işlenecek şekilde konması sağlanmalıdır. Şiddetin 12 yaşa indiği günümüzde, toplumda yeniden merhamet ve şefkat duygularını yerleştirilmesi, sadece hayvanlar için değil toplumsal şiddeti de önlemesi açısından büyük önem taşımaktadır. Bu konuda siyasilere büyük görevler düşmektedir.”

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°