Hayvanseverlerin Başbakandan talebi var
Manşet Haber 3.11.2012 15:42:35 0

Hayvanseverlerin Başbakandan talebi var

Hayvanseverlerin Başbakandan talebi var

DOHAYKO, 6 Kasım tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğa’a yazdığı “İmdat Mektubunu” Ak Parti İl Başkanına verecek

Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun bazı maddelerini değiştirmek ve eklemeler yapmak amacıyla hazırladığı Yasa Tasarısının sahipsiz sokak hayvanları  için katliam ortamı hazırladığını öne süren DOHAYKO Genel Sekreteri Nesrin Çıtırık, STK’lar ve on binlerce hayvan severin katılımıyla gerçekleştirilen oturma eylemleri ve protestoların bir halk hareketine dönüştüğünü söyledi. Çıtırık yazılı açıklamasında, HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu olarak yurt çapında faaliyetlerini sürdüren üye dernekleri, temsilciler ve hayvan hakları savunucuları olarak '6 Kasım Salı günü saat 11:00 de' 81 ilde eş zamanlı olarak AKP İl Başkanlıklarına ziyaretler düzenleyecek ve Başbakana verilmek üzere ‘Sayın Başbakanımız, Hayvan Dostlarımızla da beraber yürümek istiyoruz biz bu Yollarda’ mesajını içeren bir İMDAT MEKTUBU sunulacağını açıkladı. Çıtırık, “Bu yasa tasarısının olduğu haliyle kabulü halinde yüzyılın katliamı başlayacak ve bu katliam tarihe bir İNSANLIK SUÇU olarak geçecektir. Başbakanımızın bu duruma müdahale edeceğine inanıyoruz.” dedi.

HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu tarafından Başbakana yazılan mektup şöyle

“İMDAT mektubumuzdur

Yüzlerce yılın en büyük katliamına geçit vermeyeceğinize olan inancımız, boşa çıkmadı, müteşekkiriz. Talimatınız üzerine tasarı tekrar incelemeye alındı.
Hayvanları Koruma Kanunu Değişiklik Tasarısının, milyonlarca KEDI ve KOPEGIN OLDURULMESINE zemin hazırlayacak maddelerine karşı on binlerce insanın meydanlara çıkmasına rağmen, Orman Bakanlığı ısrarla 'pembe, aldatıcı ve gerçeklerden uzak'  tablolar çizerek teklifin 'aynen' geçmesini sağlamaya çalışmaktadır.

Şimdiye kadar, STK ların veya bilim kuruluşunun görüşü alınmadan hazırlanan bu Yasa teklifinin TBMM komisyonlarına ineceği bu günlerde biz tekrar son umudumuz olarak siz  Sayın Başbakanımıza sesleniyor ve 'Hayvanlarımızla da bebarer yürümek istiyoruz biz bu yollarda' diyoruz.

Hayvanların katli ile sonuçlanacak maddeleri bilgilerinize sunuyoruz:

1.Bu kanun teklifine konan 'm) .......... ve sahipsiz hayvanları belediye sınırları içinde veya dışında başıboş bırakmak YASAKTIR' maddesi, çok açık bir şekilde dışarda HİÇ KEDİ-KÖPEK kalmamasını hükme bağlamıştır. Ayrıca, sokakta ki sahipsiz hayvan başına 300 tl idari para cezası konduğu için, bu cezaya da tek muhatap belediyeler olacağı için, kedi ve köpekler için sürek avı başlatacaklardır.

TALEBIMIZ: Su anda yürürlükte ki kanunun 6. maddesinde ki 'Kısırlaştır, aşılat ve aldığın yere bırak' maddesinin DEĞİŞMEDEN kalmasını, sorunun çözümü için yurt çapında KISIRLASTIRMA SEFERBERLIGI yapılmasını istiyoruz. Zaten bu toplama uygulansa bile 2-3 ay içinde sokaklar yeniden kedi ve köpeklerle dolacak ve katliam sürekli yapılacaktır.

2. 'MADDE 3...hayvan bakım evinde rehabilite edilen sahipsiz hayvanlar, sahiplendirilinceye kadar doğal hayat parklarında barındırılır' ibaresi ile kedi ve köpeklerin bu uçsuz bucaksız ölüm parklarına doldurulmaları amaçlanmıştır.

TALEBIMIZ: Doğal Parklar Kedi ve köpeklerin etolojisine hem bilimsel hem de vicdani olarak uygun değildir, onlar on binlerce yıldır insanla birlikte yaşamaktadırlar. Bunun yerine 'insandan uzak ve izole olmayan, genis bahceli, bitkili, agacli BAKIMEVLERI' oluşturulmasını talep ediyoruz.

3- .'3.Geçici MADDE bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde tehlikeli olarak tanımlanan köpeklerini bakım evlerine teslim etmek, bakım evleri de bu hayvanları öncelikle almak zorundadır.”ibaresi yasa teklifine konmuştur. Şehirlerin %90 inda hala daha bakım evi yokken bu hayvanlar HANGİ bakımevine konacaktır? Bu hayvanların da öldürüleceği açıktır.

TALEBİMİZ: Hiç bir hayvan türü tehlikeli olarak sınıflanamaz. Hayvanlara değil sahiplerine 'yasal zorunluluklar' getirilmelidir.

4. 'Meskende barındırılabilecek ev ve süs hayvanı tür ve sayısı,  ...... Bakanlıkça çıkarılan yönetmelikle belirlenir' maddesi ile evlerde hayvan beslenmesini sınırlama ve hatta yasaklama yetkisi kayıtsız şartsız bakanlığa verilmiştir. Bu madde ile evlerde sahipleri ile yasayan on binlerce hayvan ailesinden kopartılıp yok edilecektir.
TALEBIMIZ:  Sahipli hayvanların meskenlerde beslenmesine hiç bir şekilde kısıtlama veya koşul getirilmemelidir. Zaten sakıncalı durumlarda mahkemeler yetkilidir ve gerekli kararları hızla alabilmektedirler.

5. Petshop’larda hayvan satışı, üretimi ve ithalatı da yasaklanarak, üretim kontrol altına alınmalıdır.

6. Hayvanat bahçelerini teşvik eden  ve hayvanlar için en büyük ızdırap kaynağı olan deneylere kolaylıklar getiren maddeler  yasada yer almamalıdır.

7. Yasa teklifiyle işkence yapanlara 750 tl para cezası yer almakta, ancak işkence yapılan hayvanın ölmesi halinde para cezasına çevrilecek 1 yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir.  'Öldürme şartı' içeren bu madde direkt olarak 'işkenceye' hapis cezası getirmeli, diğer cezalar da ağırlaştırılmalıdır.

Sayın Başbakanımız,

Tarihin en büyük katliamına ortam ve imkân sağlayacak olan bu tasarıya DUR diyeceğinize, STK lar ve bilim kuruluşlarının görüşlerine göre bu tasarının yeniden düzenlenmesini  sağlayacağınıza inanıyoruz ve 'IMDAT ELINIZI' umutla bekliyoruz.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°