HDP’den Büyük İnsanlık Mitingi
Manşet Haber 17.05.2015 21:37:10 0

HDP’den Büyük İnsanlık Mitingi

HDP’den Büyük İnsanlık Mitingi

adana hdp mitingHalkların Demokratik Partisi’nin Adana’da “Büyük İnsanlık” adını verdiği mitingde eş başkanlar halkın karşıına çıktı.

Uğur Mumcu Meydanı’ndaki mitinge HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile HDP Adana Milletvekili Adayları ve HDP Mardin Belediye Eş Başkanı Ahmet Türk katıldı. Mitingde konuşan Demirtaş, işçilere seslenerek “Sizler Adana’nın ırgatları, emekçileri, yoksulları, karın tokluğuna bile çalışacak iş bulamayan, hazine kadar zengin bu topraklarda yaşayan işsizler; tam sizden bahsediyorum artık karın tokluğuna taşeron olarak asgari ücretle modern köle olarak çalışmak zorunda değilsiniz. Siz bu ülkenin siyasetinin merkezinde yer almalısınız” dedi.adana hdp miting2

ÜRETİMİ DURDURSANIZ

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, parti bürolarına yapılan saldırıları hatırlatarak şöyle konuştu:

“Başbakan Davutoğlu, bu memleketin, ülkenin başbakanı olarak aynı zamanda da seçim güvenliğini sağlamanın birinci derecede sorumlusu olarak çıkıp bir kere bize geçmiş olsun demedi” dedi. Metalde yaşanan grevlere değinen HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Siz bu toprakları ekip biçmeseniz, Bursa’da Reno’da Tofaş’taki işçiler gibi tek bir gün üretimi durdursanız sarayında zevkü sefa içerisinde olanlar yiyecek ekmek bulamazlar. Ülkeyi var eden sizsiniz. Üreten yaratan sizsiniz. Emeğimizle geçindiğimiz için bu kadar yoksuluz diyenler işte sizden yana bir siyaseti kurmak istiyoruz.” dedi. HDP’nin vaatlerini AKP’nin meydanlara yuhalattığını ifade eden Demirtaş, “Az kazanıyorsunuz, çok vergi ödüyorsunuz bunu değiştirmek istiyoruz. Esnafın vergi yükünü, enerji yükünü, sanayicinin vergi yükünü kaldıralım diyoruz. Gençlere genç yaşam kartı dağıtalım. 15-25 yaş arası tüm gençlerimizin cebinde çay parası olun diyoruz. İş güvenliği olsun. Ev kadınlarını iş yasasına alalım diyoruz bunları yuhalatıyorlar. Adana’nın işçileri işsizleri siz yuhalatılmayı değil onurlu bir yaşamı hake ediyorsunuz”

BU ÜLKEDE CESUR BİR SAVCI YOK MU?

AKP Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay’ın Suriye’ye silah gönderdiklerine dair itiraf gibi sözlerini değerlendiren Demirtaş, “Cesur savcı yok mu bu ülkede? Onu çağırsın da beyefendi bu silahları nasıl gönderdiniz, kimin parasıyla hangi parlamento kararıyla gönderdiniz, meclise bilgi verdiniz mi, bütçenin hangi kaleminden harcama yaptınız, 2 bin tır silah Suriye’ye gönderirken kimlere teslim ettiniz o silahları diye soracak bir savcı yok mu bu ülkede merak ediyorum” dedi.

ÜLKEYİ ŞİRKET GİBİ YÖNETİYORLAR

AKP Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın “HDP’nin parlamentoya girmesi ülke için tehdittir” şeklindeki sözlerine tepki gösteren Demirtaş, “Biz 8 yıldır meclise giriyoruz. Bugüne kadar bir tehdit oluşturmadık. Aslında daha güçlü gelip saltanatlarına son vereceğiz diye korkuyorlar” dedi. AKP’nin yeni Türkiye’sinin içinde demokrasi olsaydı HDP’nin de diğer partilerin de önünü açması gerektiğini söyleyen Demirtaş, AKP’nin meclisi şirket, milletvekillerini de personel gibi gördüğünü ifade etti. AKP’nin bunu söylemekten çekinmediğini kaydeden Demirtaş, “İstiyorlar ki bu şirketin bir tane de CEO’su olsun, Şirketin sahibi Erdoğan,  genel müdürü, Davutoğlu çalışanları da millet vekilleri olsun” şeklinde konuştu.

 

HDP ORTADOĞU’YA DA BARIŞ GETİRECEK

HDP’nin başarısının tüm Ortadoğu’da domino etkisi yaratacağını ifade eden Demirtaş,  “Bugün Mısır’da yaşananları ibretle izliyoruz. Seçilmiş bir Cumhurbaşkanı’na karşı darbe yapılıp idam edilmek isteniyor” dedi. İdamın insanlık suçu olduğunu söyleyen Demirtaş,  idam kararını kınayarak uluslar arası kamuoyunu harekete geçmeye çağırdı. AKP’nin Suriye’deki savaşın kışkırtılmasında önemli bir rolü olduğunu ifade eden Demirtaş, Suriye’de demokrasinin sağlanmasının Türkiye’de demokrasinin güçlenmesine bağlı oluğunu belirterek “Eğer HDP başarılı olursa bu çılgın dış politikanın durdurulması mümkün olur” dedi. AKP’nin güçlenmesinin savaşın şiddetlenmesi anlamına geleceğini dile getiren Demirtaş, bu bölgedeki insanlar, Narenciye bahçelerinde narenciye ürünleri çürürken Suriyedeki savasının etkilerini ilk hissedenlersiniz”dedi. “IŞİD’e buralardan elemanlar gönderildi” diyen Demirtaş, 10 yıl içerisinde Adana’da 55 biyük fabrika kapanırken 2000 tır silaha para verip Suriye’ye gönderdiler. Size gelince para yok IŞİD’e gelince para bol maşallah” diye konuştu. Cumhurbaşkanı’nın kendisine yönelik eleştirilere verdiği “Meydanı boş mu bırakayım” sözlerini eleştiren Demirtaş, “Bu Başbakan’a hakarettir. Başbakan bir şey demiyor. Onun hakkını da biz buradan savunuyoruz” şeklinde konuştu.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°