Hekimlere haksız ve usulsüz uygulama var
Manşet Haber 11.04.2013 15:29:51 0

Hekimlere haksız ve usulsüz uygulama var

Hekimlere haksız ve usulsüz uygulama var

Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Halit Atik, Son dönemlerde hekimlere yapılan haksız ve usulsüz uygulamaların arttığını, “Adana Valiliğinin aldığı ASKOM

kararlarına göre kardiyoloji branş nöbeti Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Seyhan Uygulama merkezinde tutulur” kararına aykırı olarak üç hekimin keyfi bir şekilde branş nöbeti tutturulduğunu öne sürdü.

halitatikDr. Halit Atik, yaptığı yazılı açıklamada konuyla ilgili şu görüşlere yer verdi:

”Meslektaşlarımız mutsuz ve huzursuzdur. Hekimlere keyfi yapılan bu uygulamaların son örneği Adana Numune Hastanesi Kardiyoloji kliniğinde ki hekimlerin geçici görevlendirilmeleridir. Numune Hastanesi Kardiyoloji kliniğine ihtiyaç olduğu gerekçesiyle Kozan Devlet Hastanesinden Adana Devlet Hastanesinden Çukurova Dr. Aşkım Tüfekçi Devlet Hastanesinden birer kardiyolog ihtiyaç nedeni ile görevlendirilip, Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadrosunda bulunan 3 Kardiyolog arkadaşımız geçici görev ile Çukurova Aşkım Tüfekçi Devlet Hastanesine tayin edilmiştir. Ayrıca yasa ve yönetmeliklerde yer alan bir klinikte altıdan az hekim bulunuyorsa branş nöbeti tutturulamaz hükmüne karşın Çukurova Aşkın Tüfekçi Devlet Hastanesinde üç kardiyoloji uzmanı branş nöbeti tutmak zorunda bırakılmışlardır. Adana Valiliğinin aldığı ASKOM kararlarına göre kardiyoloji branş nöbeti Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Seyhan Uygulama merkezinde tutulur kararına aykırı olarak üç hekim arkadaşımıza keyfi bir şekilde branş nöbeti tutturulmaktadır.

Aşkım Tüfekçi Devlet Hastanesinde Kardiyoloji kliniğinin yoğun bakım ve anjiyo ünitesi bulunmadığından dolayı acil servise gelen hastaları hekim arkadaşlarımız tekrar Seyhan Uygulama Hastanesine yönlendirmekten başka yapacakları bir şey yoktur. Uzman arkadaşlarımızın burada kardiyoloji nöbeti tutmaları kendi meslekleri ve hastalar açısından yeterli olmayacaktır. Bu uygulama hekim arkadaşlarımıza yeterli çalışma koşulları sağlanmamasının ötesinde durumu gerçekten acil olan hastalara da zaman kaybettirmekten başka bir işe yaramayacaktır. Adana-Osmaniye Tabip Odası, tüm hekimlerin hastalarına faydalarının maksimum olacağı sağlık kuruluşlarında ve yönetmeliklere uygun olarak çalıştırılmalarını istemektedirler. Hekim arkadaşlarımız bu haksız uygulamaya karşı yargıya başvurmuşlardır. Bu sürecin takipçisi olacağımızı ve meslektaşlarımıza karşı idarenin yapacağı her haksız uygulamanın karşısında olacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz”

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°