Hem telefon hem tablet
DÜNYA 8.01.2013 09:15:43 0

Hem telefon hem tablet

Hem telefon hem tablet

Yeni dijital çağın öncülerinden ASUS, kullanıcıların dünyasını genişletecek iddialı ürünü, Padfone’u Türkiye pazarında satışa sundu.

Hem telefon hem de tablet olarak kullanılabilen ASUS PadFone, pek çok işlevi bir arada barındıran bir cihaz. Mobil yaşama yepyeni bir boyut kazandıran ASUS PadFone, tablet olarak kullanılırken 10.1 inç, telefon olarak kullanılırken 4.3 inç olan ekran boyutuyla daha fazla eğlence, daha etkin bir kullanım vaat ediyor.

Rahat rahat konuşun

PadFone yuvasının dahili bataryası ile konuşma süresini 63 saate kadar çıkan ASUS PadFone, kullanıcılara daha geniş bir özgürlük alanı sağlıyor. Super AMOLED qHD ekran görüntüsü, Qualcomm Snapdragon S4 çift çekirdekli işlemcisi ve Android 4.0 işletim sisteminin yanı sıra Fuji’nin işlemci standartlarını zorlayan 8 megapiksellik kamerasını getiriyor.

padfone04Çok yakında hem iş hem de özel kullanım için vazgeçilmez ürünlerden biri haline geleceği bildirilen ASUS PadFone  999 USD+KDV’den satışa sunulduğu bildirildi.

Öte yandan, ASUS Padfone’u çizilmekten koruyan ve masada dikey konumda ya da açılı durmasını sağlayan kılıfının da satış sırasında hediye edildiği ifade edildi.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°