‘Hepimiz Kardeşiz’ Miting Çağrısı
Manşet Haber 13.09.2015 20:17:58 0

‘Hepimiz Kardeşiz’ Miting Çağrısı

‘Hepimiz Kardeşiz’ Miting Çağrısı

Doğu Akdeniz Belediyeler Birliği ve Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, teröristlerin karakol basarak, insan kaçırarak, asker ve polisleri şehit ederek varabileceği hiçbir yer olmadığını vurguladı. PKK’nın terör eylemlerinin Türkiye’deki kardeşliğe zarar veren bir boyut kazandığına dikkat çeken Çetin, “Kardeşlik iklimini PKK’nın dışında, gazete basanlar, parti binalarını kundaklayanlar, sırf Doğulu diye insan dövüp, Güneydoğu’ya giden otobüslere saldıranlar da bozuyor ve terörün ekmeğine yağ sürüyorlar” dedi. Çetin, “1000 yıllık kardeşliğin bozulmasını isteyenler de dahil olmak üzere herkes bu kötü gidişattan zarar görecektir. Bu kavga bir iç savaşa dönüşmesin istiyorsak ‘hepimiz kardeşiz’ adıyla ve sadece Türk bayraklarıyla Türkiye genelinde mitingler yapmalıyız” diye seslendi.

Cumhuriyet rejiminin getirdiği laiklik sayesinde hiç kimsenin ne kökeni ve inancının ne de mezhebinin sorgulanabildiğine dikkat çeken DABB ve Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, şöyle dedi: Kim, hangi köken, inanç ve hangi coğrafyadan olursa olsun kardeştir ve kardeş olarak da kalacaktır. Bugünler mutlaka geçecektir. En büyük tehlike ‘Nerede doğdun, kimsin, kökenin ne, hangi partiye oy verdin?’ diye sorgulama yapmaya kalkışmaktır. İnsanların dünyaya gelirken getirdiği kimliği ve mensubiyeti sorgulanamaz. ‘Sen şusun, sen busun’ demek kabul edilemez. Hepimiz kardeşiz. 1000 yıllık kardeşliğin bozulmasını isteyenler de dahil olmak üzere herkes bu kötü gidişten ağır zarar görür.

KOL KOLA GİRİlMELİ

“Toplum infial havasından bir an önce kurtarılmalıdır ve bu görev öncelikle Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Başbakan’a düşmektedir” diyen Soner Çetin şöyle devam etti: Herkes, özellikle de siyasetçiler barış ve kardeşlik çağrılarını her fırsatta vurgulamalıdırlar. Ama bu yetmez. Sayın Başbakan ve tüm liderler kol kola girmeli, Meclis bir an önce toplanmalı; ayrılıklar bir kenara bırakılıp Türkiye’miz için el ele vermeliyiz. Kullandığımız dile çok dikkat etmek, özen göstermek zorundayız. İntikam çağrıları yapanlar, gazeteleri basıp parti binalarını kundaklayanlar, gösterilere kan bulaştıranlar cezalandırılmalı; kötü gidişata neden olanların yaptığı yanlarına kâr kalmamalıdır.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°