Her Akşam Bir Mahallede Film
Manşet Haber 12.07.2013 12:57:53 0

Her Akşam Bir Mahallede Film

Her Akşam Bir Mahallede Film

film_gösterimiBüyükşehir Belediyesi Sanat TIR’ının dün akşamki durağı Yüreğir’in Yavuzlar Mahallesi oldu.

Aksantaş TOKİ konutlarında düzenlenen etkinlikler Büyükşehir Belediyesi Bandosu’nun konseri ile başladı. Hacivat-Karagöz gösterisine mahalleli büyük ilgi gösterdi.

Yaptıkları her hizmette muhtarların katkısı olduğunu anlatan Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Zihni Aldırmaz, birinci prensiplerinin tasarruf yaparak hizmet götürmek olduğunu, kanalizasyon, yağmur suyu kollektörü, içme suyu, yeşil alan çalışmaları gibi her türlü hizmeti gerçekleştirdiklerini söyledi.

Sanat TIR’nın bir kardeşlik projesi olduğunu vurgulayan Zihni Aldırmaz, “Bu proje ile kardeşlik duyguları tüm Türkiye’yi etkileyecek ve birlik beraberlik mesajları verilecek. Bizleri yalnız bırakmadığınız için sizlere teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

Zihni Aldırmaz’ın konuşmasının ardından etkinliklere sema gösterisi ve Türk Halk Müziği konseri ile devam edildi. Büyükşehir Belediyesi Konservatuvarı Türk Halk Müziği sanatçıları seslendirdikleri türkülerle binlerce kişiyi coşturdu. Yavuzlar Mahallesi Aksantaş TOKİ konutlarındaki Büyükşehir Belediyesi Sanat Tırı etkinlikleri film gösterimi ile sona erdi.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°