İnsan gelecekle ilgili plan ve planlarına uygun seçimler yapabilen yegane canlıdır. Seçim yaparken olumlu ya da olumsuz, başımıza ne getirirse onların sonucuna uygun olarak yaşamayı göze alırız. Tüm hayatımız seçimlerimizin sonucudur. Bugünkü hayatımız dünkü seçimlerimizin sonucu olduğu gibi, bugünkü seçimlerimiz de yarınki hayatlarımızı belirleyecektir.
Çoğu zaman düşünmediğimiz, hatta aklımıza bile getirmediğimiz gibi,,. Seçimlerimiz sonunda bir şeye sahip olurken, geri kalan her şeyden vazgeçeriz. Öyleyse seçim bir elde ediş olduğu kadar, bir şeyi kaybediştir de.
Basit örneklerle açıklayacak olursak: Bir mağazada kendimize bir gömlek seçtiğimizde, mağazadaki yüzlerce gömlekten vazgeçmiş oluruz. Gömleği seçerken, sosyal hayatımızı, onu giyeceğimiz çevreyi, zevkimizi, fiyatı ve parasal gücümüzü hep hesaba katmışızdır. Elbette seçmediğimiz yüzlerce gömlek de kötü değildir ve onların da alıcısı vardır, olacaktır, olmalıdır.
Çocuğumuza isim koyarken, binlerce isimden sadece birini seçeriz. O ismi bize seçtiren geçmişimiz, aile yapımız, büyüklerimiz, atalarımız, anılarımız, özlemlerimizdir ve asla diğer isimlerin çirkin ve kötü olduğu anlamına gelmez.
Dünyada sekiz milyar insan varken, biz bir kişiyi seçer ve onunla evleniriz. O bizim için dünyadaki en iyi eş adayıdır ve onun için dünyadaki diğer tüm adaylardan vazgeçeriz. Ve elbette bu, dünyada evlenmeye değer başka insan yoktur anlamına gelmez.
AMA…
Öyle seçimler vardır ki bu varoluşumuzun belirleyicisidir. Bir süre sonra mutlaka başka bir gömlek daha alırız. Çocuğumuz kendisine seçtiğimiz ismi beğenmezse, mahkeme kararıyla değiştirebilir. Evlendiğimiz kişiyle mutlu olamazsak, ayrılır başka birisiyle evlenir, ya da bekar kalmayı tercih edebiliriz.
Ama anlatmaya çalıştığım seçimler, bizim namusumuzdur, onurumuzdur, şerefimizdir, yaşam tarzımızdır, hatta sadece bizim değil, tüm toplumun geleceğidir. İşte bu durumda yapacağımız seçim, geçmişimize, onurumuza, namusumuza, ulusumuza uygun ve yakışır olmalıdır.
ÇÜNKÜ…
Gömlek seçerken, isim seçerken, eş seçerken, iş seçerken, ev seçerken vs. sonsuz özgürlüğümüz vardır. Zira sonucu sadece kendimizi ilgilendirir. Acı ya da tatlı sonucuna katlanmayı kendimiz isteyerek seçmişizdir. Bizden başka kimseye yararı, ya da zararı yoktur. Seçim de sonuç da bireyseldir.
Ama seçimlerimizin sonucundan bir ulus, bir toplum ve gelecek nesiller etkilenecekse, o seçimimizin sorumluluğu da, vebali de, günahı da vardır. Özgürlük bazı insanların umurunda olmayabilir çünkü onlar özgürlüğün anlamını bile bilmeyebilir. Makarna, nohut, ya da günlük bir öğün yemek için gönüllü köleliği kabul edenler olabilir. Çünkü onlar için onur kelimesi bir şey ifade etmeyebilir. Hayatında bir gün uçağa binmediği halde, hiç kullanılmayan bir havaalanını zenginlik, açılacak bir otomobil fabrikasını toplumsal refah, cennetteki hurileri müstakbel kısmeti zanneden aymazlar, dünyayı hiç ayrılmadığı köyünü ya da kasabasından ibaret sayabilir.
İşte onlar her seçimin bir vazgeçiş, her seçimin bir gelecek planlaması, her seçimin bir kader olduğunun idrakinde olamazlar. Olamazlar ama onların seçimi benim, çocuklarımın, torunlarımın, gelecek nesillerin kaderini, benim yaşam tarzımı belirler.
Önümüzde Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimi var. Bu seçim köprüden önceki son çıkış. Ya 21. Yüzyılın çağdaş, uygar, özgür insanları olmayı, ya da yeniden ortaçağ karanlığına dönmeyi seçeceğiz. Artık dönüşü olmayan yoldayız.
BU SEÇİMDE SANDIĞA VİCDANIMIZLA BİRLİKTE ONURUMUZU AKLIMIZI DA ATTIĞIMIZI UNUTMAMALIYIZ.
