HERGÜN TOPUKLU AYAKKABI GİYMENİN BİRÇOK ZARARI VAR !
Manşet Haber 19.08.2021 17:37:28 0

HERGÜN TOPUKLU AYAKKABI GİYMENİN BİRÇOK ZARARI VAR !

HERGÜN TOPUKLU AYAKKABI GİYMENİN BİRÇOK ZARARI VAR !



Her kadın güzel görünmek ve kendini iyi hissetmek ister. Bunun için hanımlar yüksek topuklu uçları dar gösterişli ayakkabılar giymeyi severler. Ancak bunun bedeli çoğu kez kas iskelet sisteminin bir çok bölgesinde kalıcı ve geriye dönüşümsüz hasarlar olarak karşımıza çıkar.
Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı Prof. Dr. Turan Uslu konu hakkında bilgiler verdi, görüşlerini ve önerilerini şöyle sıraladı:
Yüksek topuklu ayakkabılar ayak bileğinde, ayağın ön kısmında, parmaklarda, topuklarda, bir çok kalıcı hasarlara sebep olur. Sağlıklı bir ayakkabı topuğu 5 cm yi geçmemeli ve ön tarafta parmakların rahatça sığacağı kadar bir alan olmalıdır. Ayrıca ayakta oluşabilecek nasır, şekil bozukluğu, ağrı gibi olumsuzluklara sebep olmamalıdır.

Yüksek topuklu ayakkabılar vücut ağırlığını dengesiz bir şekilde ayağın ön bölgesine aktardığı için ayağın ön bölgesinde (metatars kemikleri) ve parmaklarda bir çok şekil bozukluğuna sebep olur.
Bunion;
Yüksek topuklar sonucu ayak baş parmağı kök ekleminde halluks valgus ve halluks rijidus adını verdiğimiz son derece ağrılı ve yürümeyi güçleştiren ve tedavisi de oldukça zor olan, çoğu zaman cerrahi müdahaleyi gerektiren ağır bir deformite oluşur.
Çekiç parmak;
Yüksek topuklu ve dar ayakkabılar parmakları bir huniye sokar gibi sıkıştırarak ağır parmak şekil bozukluklarına sebep olur. Parmaklar bükülür ve bir pençe şeklini alır. Parmakların ayakkabılara sürekli sürtünerek nasırlaşmalara sebep olur ve yürümeyi engeller. Ağır çekiç parmak deformiteleri ancak cerrahi müdahale ile tedavi edilebilir.
Nasırlar;
Genellikle cildin tekrarlayan basınç altında kalmalarına bağlıdır. Ayak şekil bozukluğu olan kadınlarda ve şekil bozukluğu olmasa bile sağlıksız ayakkabı giyenlerde nasır oldukça sık görülür.
Haglund hastalığı;
Yüksek topuklu ayakkabıdan dolayı topuk bölgesinin sürekli ayakkabıyla temas etmesi topuğun arka tarafındaki kemiklerde şekil bozukluklarına sebep olur. Bu durum şiddetli topuk arkası ağrılarına aşil tendinitine ve bursitlere sebep olur. Topuk arkası bazen kabarır, su toplar ve oldukça ağrılı bir durumdur.
Nöromalar;
Yüksek topuklu ve dar ayakkabılar parmak aralarında bulunan ince sinirleri sıkıştırarak bu sinirlerin şişmelerine ve tümörleşmelerine sebep olur. Buna morton nöroması denir. Oldukça ağrılıdır, ameliyat bile bazen ağrıyı geçirmeyebilir. En çok 3. ve 4. parmaklar arasında görülür. Başlangıçta yanma, karıncalanma ve uyuşma vardır. Zamanında tedavi edilmezse kalıcı sinir hasarına ve zonklayıcı, yürümeyi engelleyici ağrılara sebep olur.
Ayak bileği burkulmaları;
Yüksek topuklu ayakkabılar burkulmalara sebep olarak ayak bileğindeki bağların uzamalarına, yırtılmalarına hatta kopmalarına yol açabilir. Tekrarlayan ayak bileği burkulmaları; ayak bileği gevşekliğine ve kireçlenmelerine zemin hazırlar.
Bel ağrıları;
Yüksek topuklu ayakkabılar bel çukurluğunu artırarak (hiperlordoz) sinir kanallarını daraltır, omurgada kireçlenmelere ve fıtıklaşmalara sebep olur. Omurganın dayanıklılığını azaltır. Bu şekil bozuklukları sırt ve boyun omurlarını etkileyerek sırt ve boyun ağrılarına da sebep olur.
Diz ağrıları;
Yüksek topuklu ayakkabılar diz içi basıncı artırarak ve dizdeki yük dağılımını bozarak dizin erken dejenerasyonuna ve ağrılarına zemin hazırlar.
Baldır kasları;
Uzun süre yüksek topuklu ayakkabı giyenlerde baldır kaslarında kısalmalar görülür. Bunların bir kısmı daha sonra normal topuklu ayakkabı giyseler bile baldır kaslarındaki kısalmadan dolayı normal ayakkabıyı giymekte zorlanırlar.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°