HESAPLANMIŞ İRRASYONALİTE VE DİDAKTİK: EĞİTİM DEĞİL UZAKTAN ‘E-DİKTASYON’
Manşet Haber 30.03.2020 11:24:56 0

HESAPLANMIŞ İRRASYONALİTE VE DİDAKTİK: EĞİTİM DEĞİL UZAKTAN ‘E-DİKTASYON’

HESAPLANMIŞ İRRASYONALİTE VE DİDAKTİK: EĞİTİM DEĞİL UZAKTAN ‘E-DİKTASYON’






Daha e-eğitim veya EBA üzerinden, televizyon kanalları
üzerinden süreç başlatılmamışken, geçen hafta yazmıştım: e-Eğitimin her ne
kadar geçici veya destekleyici olarak yararlanılabilecek palyatif yollardan
biri olsa da hem örgün eğitimin yerine geçemeyeceği hem de yukarıdan, merkezi,
toptancı bir “diktasyon” olacağı konusunda görüşlerimi paylaşmıştım.
“e-diktasyon” terimleştirmesi hem “dikta” hem de “süreç” ifadesi olarak “dikta”
söylemin hakim ideolojinin tümden merkezi ve tek yönlü olarak çocuklara,
gençlere, tüm topluma dayatılmasını ifade etmek anlamında yapılmıştır. Benim
terim önerim “e-diktasyon”dur.





e-diktasyon terimleştirmesinde hem Latinceye, İngilizceye
hem de didaktik eğitim anlayışına gönderme bulunmaktadır. Didaktik yukarıdan,
yaygın gelenek ve değerlerin (yukarıdakilerin) alttakilere (öğrenenlere, genç
nesillere) aktarılması anlamındadır.





Hesaplanmış, ayarlanmış, düzenlenmiş propagandalar, dikte
edilecekler eğitim değildir, diktasyondur. Hesaplanmış, iradi irrasyonalitedir.





EĞİTİM FİKRİ: ESASI ‘DİYALOG’ VE ‘OLUMLULUK’





Her bir şeyi o şey yapan bazı temel özellikleri sayılmak
durumunda. Buna o şeyin özü, idesi, fikri de denebilir. Bu bir tür öz veya
temel aramak değil yani özcülük (essentializm) veya temelcilik (fundamentalizm)
değil kavramlaştırmadır. İster realitesine ister rasyonalitesine dayandırılsın,
bir şey o şey diyebilmemiz, bir yüklem verebilmemiz, o yüklem veya kategorinin
özelliği “fikrini” oluşturmaktadır.





Eğitim fikri, bir şeye eğitim diyebilmemiz için,ne
yapılırsa eğitim denebileceği için ölçü veya ölçütleri ifade eder. K. İnal
Türkiye’deki eğitimin ana sorunlarından birinin eğitim fikrinin olmaması
olduğunu söylüyor. Ben de bu görüşe katılıyorum.





“Ben eğitim yapıyorum, çocukları körleştireceğim”
denemez, bu ikisi birbirine karşıttır.





Eğitim her şeyden önce “olumludur”. “Eğitim”in yaygın
tanımlarından biri “kasıtlı”, “istendik”, kalıcı davranış değişikliğidir.
Burada “kasıtlı” nitelemesi “bilinçli”ye, “istendik” nitelemesi “olumlu”ya
gönderme yapmaktadır.





Eğitim “olumlu” olmak durumundadır. “Olumlu” olmayan
eğitim değildir, zorlamadır, dayatmadır, şiddettir, körleştirmedir, her neye
karşılık geliyorsa odur ama eğitim değildir.





Nasıl zehirlenme beslenme değilse, dayatma ve körleştirme
de eğitim değildir. İçeriksel olarak yapılanın eğitim sayılması için iki ölçüt
ileri sürülebilir:





1-Diyalog yoksa eğitim yoktur.





2- a) Bilgi, b) Beceri, c) Duyarlılık gelişimi yoksa
eğitim yoktur.





SANALLIK: DİYALOG VE YAŞANTI YOKSA ETKİLİ BİR EĞİTİM
YOKTUR





Geçen hafta da özetlemiştim; insanın bir araya gelmeden
insan, kültür ve toplum olma şansı yoktur. Sevgi saygı bizzat yaşantıdır,
öğrenme ve eğitim bizzat yaşantıdır, ahlak bir diğeri ile birliktelik, birlikte
yaşamaktır, yaşatmaktır.





Sanallık; hele de çok erken yaşlardaki, ilkokul
yaşlarında, ortaokul yaşlarında, hemen tüm yaşlarda sanallık; bioseksüel
gelişimi, psikososyal gelişimi, bilişsel gelişimi, eleştirel düşünmeyi, insan
olmayı, birlikte yaşamayı, etiği-ahlakı, realiteyi, mekanı,
tarihselliği-kültürü… daha burada henüz saymamız ve tümden öngörmemiz mümkün
olmayan daha pek çok olası etki ve sonucu içermektedir.





KÖRLEŞTİRME, DİKTASYON, E-DİKTASYON EĞİTİM DEĞİLDİR





Eğitim olmayan nedir diye sorulursa, bunun en başında
körleştirme, kötürümleştirme gelir. Bilgiyi kötürümleştirme, becerileri
kötürümleştirme, duyarlılıkları körleştirme eğitim değil, eğitim karşıtıdır.





Eğer tüm okul, öğretmen ve öğrencilerin “merkezden”
tümden kontrolü, dilin ve pratiğin de kontrolü isteniyorsa “medya” ve
“e-diktasyon”dan daha etkili bir yol yoktur.





E-eğitim, eğitimin kontrolü değil, dahası tümden ele
geçirilmesi, tümden merkezden organizasyonudur.





SANSÜRDEN VE KONTROLDEN ÖTE: FAŞİZMİN LİNÇÇİLİĞİ VE
MEDYAYI ELE GEÇİRMESİ





Otoriter rejimler sansür rejimleridir.





Faşizm kontrol etmez, linç eder. Totaliter rejimler, tüm
medyanın, tüm kitapların, kursların, okulların, felsefenin, sanatın, bilimin,
düşüncenin, görüş oluşturmanın iktidarca belirlenmesidir, kontrol değil bizzat
yönetilmesidir, bizzat dayatılmasıdır.





Otoriter rejimler kontrol ve sansür rejimleridir.
Totaliter rejimler tümünün ele geçirilmesidir.





EBA, TELEVİZYON, E-DİKTASYON: AKP, İHVAN, ENSAR, MENZİL…





Bir meslektaşım e-eğitim için önemli olan içerik, önemli
olan “karşılaşmacalar” diyor. Çocukların, gençlerin, tüm toplumun neyle
karşılaştığı, karşılaşmacalar çok önemli.





Derslerin daha ilk gününden ne olduğu, neyle
karşılaşıldığı aşikardır.





Ne diyalog ne bilgi beceri gelişimi ne de evrene, doğaya,
insana, topluma duyarlılık esas alınmaktadır; tüm yapılmak istenen bilgi, akıl
ve teknolojiyi sadece araç düzeyinde kullanıp normatif değerleri, kendi
normlarını, dince belirlenmiş bir kafa yapılanmasını sağlamaktır.





Özetle benim gördüğüm, ortada eğitim fikri yok ama din
fikri açıktır. E-teknoloji tüm okul ve materyalin ele geçirilmesi ve merkezden
yönetilmesi imkanını vermektedir. Geriye kalan farklı görüşleri de, okulu,
öğretmeni, öğrenciyi de ortadan kaldırmaktadır.





e-Eğitim;





Bir yoldur. Karşılıklı diyaloga açık, bilimsel,
eleştirel, çoğulcu olmak kaydıyla, örgünün yerine geçmemek kaydıyla
yararlanılabilir. Diyalog yoksa eğitim sayılmaz. Yapılan a) Bilgi kazandırmıyor
 b) beceri geliştirmiyor  ve c) olumlu duyarlılık kazandırmıyorsa
eğitim değildir.





Öğretmen arkadaşlardan çeşitli görüşler geliyor. Haftaya
bu görüşleri aktarmaya çalışacağım.



Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

24.8° / 13.8°