Hükümlüler “Türkülerle” rehabilite oluyor
Manşet Haber 15.07.2015 09:54:43 0

Hükümlüler “Türkülerle” rehabilite oluyor

Hükümlüler “Türkülerle” rehabilite oluyor

hukumluler_turku (2)Adana'da, cezalarının son bir yılı denetimli serbestlik tedbirine çevrilenler ile haklarında tedavi kararı verilen hükümlülerin, eğitim ve iyileştirme faaliyetleri kapsamında rehabilite edilmeleri için oluşturulan 'Hükümlüler Korosu' çalışmalarına başladı.

Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'na bağlı Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından, kurum bünyesinde cezalarının infazı devam eden hükümlülerin kişisel becerilerini kazanmalarını, toplum içinde sorumluluklarını yerine getirebilmeleri ve bir gruba ait olma yetkisini kazanmaları amacıyla çeşitli etkinlik ve kurslar düzenleniyor. Eğitim ve iyileştirme faaliyetleri kapsamında rehabilite edilen hükümlülerin daha sonraki yaşamlarında suça karışmadan hayatlarını sürdürmelerini sağlayan eğitim ve kurslar kapsamında, hükümlülerden oluşan 'Hükümlüler Korosu' ve halk oyunları ekibi oluşturuldu. Adana Büyükşehir Belediyesi Konservatuarı Halk Oyunları Bölüm Şefi Ferhat Yurt tarafından, 28 hükümlü bir yandan bağlama öğrenirken diğer yandan koro ve halk oyunları alanında eğitim alıyor. 'Hükümlüler Korosu'nun kurs bitiminde düzenlenecek bir etkinlikte konser vermesi ve gösteri sunması planlanıyor.

Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan da, koroda türküler söylerken aynı zamanda cezalarını çeken hükümlülerin Mimar Sinan Açık Hava Konferans Salonu'nda hafta sonları verilen eğitim çalışmalarını izledi. Başsavcı Yeldan'a 'Mevlam Birçok Dert Vermiş', 'Uyan Sunam', 'Tatlı Dile Güler Yüze', ‘Mevlam Gör Diyerek İki Göz Vermiş’ adlı türkülerden oluşan mini bir konser verip halk oyunları gösterisi yapan hükümlüler, büyük beğeni topladı.hukumluler_turku (1)

Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, verilen kurs ve eğitimlerin hükümlülerin cezalarının bir parçası olduğunu belirterek, bu kursa katılanları eğitim sonunda kendileriyle, toplumla, aileleriyle barışık, çevresine pozitif değerler sunan bireyler olarak görmek istediklerini söyledi. Hükümlülere çeşitli tavsiyelerde bulunan Başsavcı Yeldan, 'İnsan bir kere hata yapabilir, hepimiz yapıyoruz. Ama ikinci kez yaptığımız zaman, bunu durup düşünmemiz lazım. Herkesin çevresine, ailesine karşı sorumlulukları var. Olumsuz bir şekilde onlara bir daha mağduriyet yaşatmamalı, onları üzmemeliyiz. Olabilirse de faydalı işlerle onları geliştirmek, yetiştirmek, imkanlarını arttırmak için çalışmalıyız. Sorumluluklarımızın farkında olarak iyiye, doğruya ve güzele doğru adım atmalıyız. Denetimli Serbestlik bünyesindeki uzmanlarımızın hepsi bunu sağlamaya çalışıyor. Sizin yapacağız şey de buna dört elle sarılmak, bunların kıymetini bilmektir. Bu imkanları her zaman daha iyiye taşımak için gönüllü olarak bu sürece destek olmalısınız. Verilen emekler boşa gitmesin. Dönüp yeniden aynı hataları yaşamanız, bu sürecin başarısızlığı olur. Bu nedenle sizler güzel şeyler yapmalısınız. Bundan sonraki aşamalarda da sizin talepleriniz doğrultusunda verilen kurslar devam edecek' diye konuştu.

Cezasını koroya katılıp şarkı söyleyerek çeken hükümlülerden biri de, verilen eğitim ve kurslar için teşekkür ederek, 'Belki bu kurslar açılmasaydı, hepimiz yine aynı yerlerde, kahvede, park köşelerinde eski yaşantımıza, hatalarımıza devam edecektik. Bizler burada arkadaşlar, dostluklar edindik, kötü alışkanlıklarımızı geride bıraktık. Bize bu imkanı sağlayan herkese çok teşekkür ediyorum' dedi. Halk Oyunları Bölüm Şefi Ferhat Yurt da, müzik ve dansın insanları kötüden alıp iyiye götüren iki yol olduğunu, bu yüzden kurslara katılan hükümlülere çok fayda sağlayacağını düşündüğünü söyledi.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°